NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f). (i). bulmak, keşfetmek; anlamak, sezmek; tedarik etmek; arayıp bulmak; ulaşmak, erişmek; (i). buluş, bulunmuş şey, bulgu, keşif. find expression ifade edilmek; kendini göstermek. find fault (with) kusur bulmak. find for the plaintive (huk). davacı lehine karar vermek. find guilty suçlu çıkarmak, mahkum etmek. find oneself olmak; kendini bulmak, kendine gelmek. find one's feet durumu düzeltmek, kendini geçindirecek hale gelmek, istidatlarını geliştirmek. find out öğrenmek, haberdar olmak, farkına varmak, anlamak. find wanting kusurlu bulmak, eksik bulmak. finder (i). bulucu; (astr). büyük teleskopa iliştirilen ve keşif vazifesini gören ufak teleskop; (foto). vizör. finding (i). bulunmuş veya keşfedilmiş şey; bulgu; sonuç, netice, karar.
(Fr). on dokuzuncu yüzyılın sonu; 1880-1910 devrinin özelliklerini arzeden. fin-de-siecle (s). çökmüş, soysuzlaşmış.
Alışveriş Sepetiniz