NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(i)., (den). kaşkaval; mandal; (den). çelik; tahta veya madeni çubuk.
(i)., (f)., (müz)., (leh). veya alay keman; (den). fırtına olduğu zaman tabaklar düşmesin diye so'fra kenarına çekilen tahta veya ip korkuluk; (mak). rende makinasında aletleri tutan çerçeve; (f)., (k).dili keman çalmak; sinirli sinirli parmaklarını oynatmak; boş şeylerle vakit geçirmek. fiddle away zaman öIdürmek için meşgul olmak. fit as a fiddle zinde ve neşeli. play second fiddle ikinci derecede rol oynamak.
ünlem, eski Boş Iâf ! Saçma !
(i). saçma sapan söz.
(i)., (aşağ). kemancı. fiddler crab toprağı eşmek için kullandıgı iri kıskacını keman tutar gibi tutan bir çeşit yengeç.
(i). keman yayı; saçmalık, boş şey. Fiddlesticks! ünlem, eski Saçma!
(i). Karayib Adalarına mahsus bir ağaç.
(i). sadakat, vefa; doğruluk. high fidelity (elek). sesi tabii olarak kaydetme sistemi.
(i)., (f)., (çoğ). huzursuzluk, rahatsızlık, sinirlilik: yerinde duramayan kimse; (f). rahat oturamamak, yerinde duramamak, durmadan kımıldanmak veya kımıldatmak. fidgety (s). rahat durmayan, kıpır kıpır.
(s). güvenen, emniyet ve itimat eden; emniyet ve itimat kabilinden; (fiz). miyar veya ölçü birimi türünden. fiducially (z). emaneten, güvenle, emniyetle.
(s)., (i). itimada dayanan; emanet olan, emanet; itibari; (i). emin, mütevelli, mutemet.
Alışveriş Sepetiniz