NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(z). derin derin, derinde. deep laid schemes enine boyuna düşünülmüş. planlar, gizli ve geniş planlar.
(i). derinlik, engin, deniz. the deep ,şiir enginler, deniz, derya. the deep of winter karakış.
(s). derin; anlaşılmaz; şiddetli, ağır; koyu (renk) ; kalın, boğuk, pes (ses). deep -dyed (s). hakiki, tam. deep in debt borca batmış, gırtlağa kadar borç içinde. deep in thought derin düşünceye dalmış. deep -rooted (s). uzun köklü; kökleşmiş (inanç vb), sabit. deep sea okyanuslarda suyun en derin olduğu kısımlar. deep-seated (s). kaldırılması zor veya imkânsız, sabit. deep-set (s). derinde olan. deep sigh derin iç çekiş. Deep South Güney Carolina, Louisiana, Alabama, Georgia ve Mississippi eyaletleri. deep tone kalın perdeli ses, boğuk ses .deep trouble derin sıkıntılar. drawn up six deep altı sıra halinde, altı sıraya dizilmiş. go off the deep end (k).dili düşünmeden ve telaşla hareket etmek. in deep water başı dertte; şaşkınlık içinde.
(f). derinleşmek, derinleştirmek; artırmak; koyulaştırmak (renk); kalınlaşmak (ses).
(i)., (f). dondurulmuş yemekleri muhafaza eden buzdolabı, dipfriz; dondurup saklama ; (f). dondurup saklamak.
(f). bol miktar yağda kızartmak.
Alışveriş Sepetiniz