NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

count ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: count
Bulunan Sonuç: 58

count

(i). sayma; hesap; (huk). dava ve şikâyet fıkrası, madde; (spor). on sayma. keep count sıra ile saymak. Iose count hesabı şaşırmak. take the count boksta yere serilip kalkamamak.

count

(f). saymak, hesap etmek; hesaba katmak, göz önünde tutmak; sayılmak, nüfuzu olmak, itibarı olmak. count for değeri olmak. count in dahil etmek. count off by twos ikişer ikişer saymak. count on itimat etmek, güvenmek. count out spor nakavt olduğunu ilân etmek. count time (müz). tempo tutmak. count up saymak, hesap etmek. This doesn't count. Bu sayılmaz. Bu hesaba katılmaz.

count

(i). kont.

countdown

(i). geriye doğru sayma; hazırlık devresi (bilhassa roket ve atom bombası denemelerinde kullanılır).

countenance

(i)., (f). çehre, yüz, sima, görünüş; teveccüh, tasvip, teşvik, destek olma ; (f). teveccüh göstermek, yüz vermek; desteklemek. out of countenance mahcup.

counter

(i)., (s)., (z). karşıt şey; karşılık; karşılıklı vuruş; (s). ters, zıt, aksi; karşı, mukabil: (z). aksi yolda; tersine, aksine. go counter to, run counter to aykırı düşmek, uymamak; zıt gitmek.

counter

(f). karşı koymak, mukavemet etmek; mukabil harekette bulunmak, mukabele etmek.

counter

(i). tezgâh; fiş, marka; sayaç, sayıcı.

counter reformation

onaltıncı yüzyılda Protestan reformu başladıktan sonra Katolik kilisesinde meydana gelen reform hareketi.

counter word

anlamını yitirmiş herhangi bir yaygın kelime.

counteract

(f). karşı koymak, önlemek, tesirsiz hale getirmek. counteraction (i). karşı hareket. counteractive (s). karşı harekette bulunan , aksi tesir meydana getiren.

counterattack

(i). mukabil hücum.

counterbalance

(f)., (i). eşit kuvvetle karşı koymak; telâfi etmek; denkleştirmek; (i). karşılık, eş ağırlık.

counterblast

(i). şiddetli cevap.

countercharge

(i). karşı suçlama.

countercheck

(f)., (i). karşı koymak; bir daha kontrol etmek; (i). engel; tekrar kontrol etme. counter check bankadaki hesaptan para çekmek için düzenlenip müşterilere imzalattırılan zimmet fişi.

counterclaim

(i)., (f)., (huk). karşı dava; (f). karşı dava açmak.

counterclockwise

(z)., (s). saat yelkovanının ters yönünde, sola doğru.

countercurrent

(i). anafor, ters akıntı; ters eğilim.

counterdemonstration

(i). karşı gösteri.

counterespionage

(i). karşı casusluk , casusluk faaliyetlerini meydana çıkarma.

counterfeit

(s)., (i)., (f). sahte, kalp; (i). taklit; (f). kalp para basmak; taklit etmek, sahtesini yapmak. counterfeiter (i). kalpazan.

counterfoil

(i)., (ing). makbuz koçanı.

counterinsurgent

(s)., (i)., (pol). gerillacılarla savaşmak için yetiştirilmiş.(asker,komando).

counterintelligence

(bak). counterespionage.

counterirritant

(i)., (tıb). taharrüşe mani olan ilaç; ilgiyi başka yöne çekmek için yaratılan olay.

counterman

(i). tezgâhın arkasından servis yapan garson.

countermand

(f)., (i). yeni bir emir ile evvelki emri iptal etmek; (i). iptal emri.

countermeasure

(i). karşı tedbir.

counteroffensive

(i)., (ask). mukabil hücum, karşı saldırı.

counterpane

(i). yatak örtüsü.

counterpart

(i). taydaş; karşılık, tamamlayıcı herhangi bir şey; kopya, ikinci nüsha, suret.

counterplea

(i)., (huk). davada mukabil cevap.

counterplot

(i)., (f). mukabil entrika, karşı tedbir; bir oyun veya edebi eserde ikinci tema; (f). mukabil entrika hazırlamak, karşı tedbir almak.

counterpoint

(i)., (müz). kontrpuan.

counterpoise

(i)., (f). mukabil ağırlık; denge; (f). mukabil ağırlık veya kuvvet ile muvazene husule getirmek , denkleştirmek.

counterproductive

(s). amaca zararı dokunan.

counterproposal

(i). mukabil teklif , karşı öneri.

counterrevolution

(i). karşı devrim. counterrevolutionary (i)., (s). karşı devrimci; (s). karşı devrimle ilgili.

countershaft

(i)., (mak). ana şaft ile makinaları işleten şaft arasında vasıta vazifesi gören şaft grup mili.

countersign

(i)., (ask). parola.

countersign

(f). tasdik için ikinci olarak imza etmek. countersignature (i). ikinci imza, tasdik imzası.

countersink

(i)., (f). havşa, havşa açmaya mahsus kalem; (f). havşa açmak.

counterspy

(i). karşı casus.

countertenor

(i)., (müz). kontrtenor.

countervail

(f). aynı kuvvetle karşı koymak, karşılamak. countervailing duty (tic). munzam gümrük resmi, sürtaks.

counterweigh

(f). denge sağlamak için ağırlık koymak.

counterweight

(i). denge sağlamak için kullanılan ağırlık.

counterwork

(f). zıt gitmek, engellemek, mâni olmak.

countess

(i). kontes.

counting house

(ing). ticarethanenin muhasebe dairesi.

countless

(s). sayısız, hesapsız, pek çok.

countrified

(s). köylümsü.

country

(i)., (s). memleket, ulus, millet, vatan, yurt; taşra; kır, sayfiye; (huk). juri; (s). taşra veya sayfiyeye ait; temiz, taze, çiftlikten yeni gelmiş olan (yiyecek). country club şehirlere yakın kırlık yerde olan golf, tenis ve sosyal faaliyetlerin yapıldığı kulüp. country cousin taşralı akraba. country gentleman sayfiyede oturan zengin. countryhouse sayfiye evi, yazlık. appeal to the country (ing)., (pol). seçime gitmek. crosscountryrace spor kır koşusu. foreign country yabancı memleket. native country ana vatan. trial by the country jüri huzurunda dava.

countryman

(i). vatandaş, hemşeri; taşralı.

countryseat

(i). sayfiye evi.

countryside

(i). kır, kırlık; sayfiye.

county

(i)., (ABD). ilçe; (ing). kontluk. county clerk (ABD). ilçe sekreteri. county farm darülaceze. county seat ilçe merkezi.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL