NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

coo ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: coo
Bulunan Sonuç: 25

coo

(f)., (i). ötmek, kumru gibi sesler çıkarmak; cilveleşmek; (i). kumru ötüşü.

coo

(ünlem)., (ing)., (argo). Eyvah !

cook

(i). aşçı. cookbook (i). yemek kitabı. Too many cooks spoil the broth idarecinin çok olduğu yerde iş yürümez.

cook

(f). pişirmek, pişmek; tahrif etmek; (k.dili). üzerinde oynamak (hesaplar), (argo). suya düşürmek. cook up (k.dili). pişirmek; hazırlamak, uydurmak. cook one's goose mahvına sebep olmak. What's cooking ? (k.dili). Ne dolaplar dönüyor? Ne haber? Ne var ne yok?

cookery

(i). aşçılık, mutfak işleri, mutfak.

cookie

(i). tatlı bisküvi, çörek; (argo). şahıs. smart cookie açıkgöz kimse.

cooking

(i)., (s). pişirme, yemek pişirme sanatı; (s). yemeklik, yemek pişirmede kullanılan.

cookout

(i).,(ABD).,(k.dili]. piknik,açık havada pişirilen yemek.

cool

(i). serinlik; (argo). sükünet, soğukkanIılık. He blew his cool. (argo). Soğukkanlılığını kaybetti.

cool

(f). serinletmek, serinlemek, soğutmak, soğumak, teskin etmek, sükunet bulmak. Cool it ! (argo). Sakin ol ! cool off, cool down sükunet bulmak, öfkesi geçmek. cool one-s heels bekleme odasında uzun süre beklemek.

cool

(s). serin, oldukça soğuk (hava); serin tutan (elbise); sakin, kayıtsız, soğukkanlı, kendine hâkim; (ABD)., (k.dili). hakiki; (argo). iyi, mükemmel; (güz)., (san). mavi ve yeşil tonlarının hâkim olduğu. cool-headed (s). serinkanlı, heyecana kapılmayan. coolish (s). serince coolly (z). kayıtsızca, tasalanmaksızın.

coolant

(i). soğutucu; soğutma tertibatında kullanılan gaz veya sıvı.

cooler

(i). soğutma cihazı, soğutucu; buzlu içki; (argo). hapishane.

coolie

(i). (Uzak Doğuda, özellikle Hindistan ve çin'de) hamal veya rençper.

coon

(i)., (bak). raccoon: (aşağ). zenci. coon's age (ABD)., (k.dili). çok zaman.

coop

(i)., (f). kümes; (argo). hapishane, kodes; (f). kümese sokmak. coop in, coop up tıkmak, kapamak. fly the coop kodesten kaçmak.

cooper

(i). fıçıcı. cooperage (i). fıçıcılık; fıçı imalâthanesi.

cooperate

(f). beraber çalışmak, işbirliği yapmak. coopera'tion (i). birlikte çaIışma, işbirliği.

cooperative

(s)., (i). işbirliğineait ; (i). kooperatif; katları ayrı ayrı satılabilen apartman. consumers' cooperative müstehlik kooperatifi.

coopt, co-opt

(f). üyelerin oyu ile teşkilât üyeliğine seçmek; tayin etmek, atamak.

coordinate, co-ordinate

(s)., (i). aynı derecede, eşit, müsavi; düzenli, tutariı, muntazam; (fels). düzenleşik; (i)., (mat)., (den)., (astr). koordinat.

coordinate, co-ordinate

(f). birbirine göre ayarlamak; ahenk kazandırmak, alıştırmak, düzeltmek; aynı sıra veya dereceye koymak. coordinating conjunction bir cümle içinde birbirine eşit durumda olan öğeleri bağlayan bağlaç (and, but, or gibi).

coordination, co-ordination

(i). tanzim, ahenk verme, düzenleme, tertip, tutarlılık, insicam.

coot

(i). sakarmeki, su tavuğu, (zool). Fulica atra.

cootie

(i)., (argo). bit.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL