NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(i). sebep, illet, neden; harekete sevkedici unsur; gaye, hedef, amaç; (huk). dava konusu. final cause asıl gaye. first cause asıl sebep. make common cause with işbirliği etmek, tarafını tutmak. show cause hukuki sebep göstermek.
(f). sebep olmak, sebebiyet vermek; doğurmak, tevlit etmek; netice meydana getirmek. causable (s). bir sebebin neticesi olabilen.
(Fr). meşhur bir dava; meşhur olan ihtilâf.
(s). sebepsiz, nedensiz, asılsız.
(i). sohbet, konuşma, söyleşi, hasbıhal; sohbet tarzında yazılmış kısa makale veya deneme.
(i).,(f). ıslak veya bozuk arazide yayalar için yapılmış yol, geçit; şose; cadde; (f). geçit yapmak.
Alışveriş Sepetiniz