NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(f). (caught) yakalamak, tutmak, ele geçirmek; yetişmek (trene, vapura, uçağa); suçustü yakalamak, basmak; vurmak, inmek; nefesini tutmak; takılmak (elbise, çorap); cezbetmek, çekmek, göz almak; büyülemek, teşhir etmek; yakalanmak; ateş almak, tutuşmak; yayılmak, sirayet etmek, geçmek. catch a glimpse gözüne ilişmek. catch cold üşütmek. catch fire tutuşmak. catch it catechumen (k.dili) azar işitmek. catch on (k.dili) anlamak; tutulmak; moda olmak. catch one's breath soluğunu tutmak; dinlenmek.catch one's eye dikkatini çekmek. catch up ani hareketle yerden almak; tutturmak; yetişmek; hatasını tespit etmek; dalmak.catch up to üstüne almak. catch-as-catch-can(i)., (s). serbest güreş; (s). fırsatları değerlendiren.
(i). tutma, yakalama; kilit dili; av, bir partide yakalanan av veya balık; (k.dili). müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi; parça, bölüm;(k.dili). bityeniği; (müz). şarkının hatırda kalan bir iki mısraı, birkaç kişinin sıra ile söyledikleri şarkı, rondo. catch in the voice sesin bir an için kısılması.
(i). sepet; çanta; geniş kapsamlı şey.
(i). yakalayan şey veya kimse; beysbol vurucunun arkasında durup topu tutan oyuncu.
(s). sâri, bulaşıcı; cazibeli, çekici.
catchment basin, catchment area
(coğr). havza.
(i). fazla satış için yapılan ucuz şey, işporta malı.
(bak). ketchup.
(i). slogan; (matb). sözlük veya ansiklopedilerde sayfanın tepesine yazılan ve o sayfadaki ilk veya son kelimeyi gösteren kelime; bir aktörün diğerine ipucu olabilecek son sözü.
(s). hoş, cazip; hatırda kolay kalan, çabuk ögrenilir; hileli, aldatıcı.
Alışveriş Sepetiniz