bun ne demek Türkçe anlamı

i. çörek; çörek şeklinde kıvırımış saç.

i. bir seşit sentetik lastik.

f. demet yapmak, bir araya toplamak; salkım halinde meyva vermek.

i. salkım, demet, hevenk, deste, grup, takım; kambur. bunchflower i., bot. yabani çörek otu.

i., A.B.D., k.dili dolandırma.

i., k.dili boş laf, palavra.

i. rıhtım, set; rıhtım caddesi.

i., Al. birlik; dernek.

i. eski Almanya ve Avusturya parlamentosu.

i., f. paket, bohça; kundak; yığın; f. toplamak, bohçalamak, kundaklamak, sarıp sarmalamak; acele olarak bir yere göndermek; slang sepetlemek; veda etmeden aceleyle gitmek; soyunmadan aynı yatakta yatmak. bundle up sarınıp sarmalanmak.

i., f. tapa; fıçı deliği; f. tıpalamak, ağzını tıpa ile kapamak; dövmek, hırpalamak. bunghole i. fıçı ağzı. bung up (argo) hırpalamak.

i. tek katlı ev.

f., i. acemice iş yapmak, yüzüne gözüne bulaştırmak; i. acemice yapılan iş, beceriksizlik.

i., tıb. ayakta hası1 olan iltihaplı sişlik. bunyon.

i., f. ranza; k.dili herhangi bir çeşit yatak; f. ranzada yatmak; rahatsız bir yerde yatmak. bunkhouse i. işşi yatakhanesi.

i., A.B.D., (argo) boş laf, saçma.

i. yeraltı sığınağı;den. ambar, yerinden oynamayan ve depo olarak kullanılan büyük sandık; golf sahasında kumluk çukur veya toprak tümsek gibi topun gidişine engel olan kısım.

bak. buncombe.

i. tavşan, tavşancık.

Bunsen gaz lambası, Bunsen alevi. Bunsen cell Bunsen pili.

f., i. tos vurmak; (beysbol) topa hafifçe vurmak; i. tos, boynuz darbesi; (beysbol) topa hafifçe vurma.

i., den. yelken eteğinin orta yeri; balık ağının şişen kısmı.

i. bir çeşit buğday hastalığı; bu hastalığın sebebi olan mantar, bot. Tilletia foetens.

i. süs ve işaret flamaları için kullanılan pamuklu kaba kumaş, bayrak bezi; bir geminin bütün flamaları; kiraz kuşu, zoolş Emberizaden.

i., den. kargafunda, yelken eteğinin orta yerini kaldırıp kapamak için kullanılan ip.