NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
s., i. geniş enli; hudutsuz; belli, açık; belli başlı, ana, genel, umumi; kaba; serbest, liberal; i. açıklık; (argo) kadın; (argo) fahişe. Broad Church i. ingiliz kilisesinde serbest fikirli zümre. broad bean bakla. broad daylight güpegündüz. broad jump uzun atlama. broad seal devletin resmi mührü. broadly z. geniş olarak. broadness i. genişlik.
s., d.y. raylar arasında 15 m'lik veya daha geniş mesafe olan, geniş hat meydana getiren; A.B.D., mec. her şeyi ilginç bulan.
s. açık fikirli.
s. geniş omuzlu.
i. balta, savaş baltası.
Kuveyker (kuaker) mezhebine bağlı kimse.
i. geniş kenarlı şapka.
f., i., s., z. radyo ile yayınlamak, neşretmek; saçmak; etrafa yaymak (dedikodu v.b.); radyo ile yayın yapmak, haber iletmek; saçma suretiyle tohum ekmek; i. radyo yayını; neşriyat, radyo programı; s. yayınlanmış, neşredilmiş; neşriyata ait; saçılmış; z. geniş bir alana yayılmak üzere. broadcaster i. radyo ile yayın yapan kimse veya firma; etrafa yayan kimse.
i. ince pamuklu,yünlü veya suni ipekten dokunmus kumaş.
f. genişlemek, genişletmek.
i. eksiz halı.
i., den. borda; borda ateşi: geniş taraf: kötü muamele: eskiden halka dağıtılan bir yanı basılmış el ilanı.
i. pala; geniş ağızlı kılıç.
i., A.B.D. Broadway Caddesi: Broadway tiyatro dünyası. offBroadway i. deneysel tiyatro.
Alışveriş Sepetiniz