bow ne demek Türkçe anlamı

i. baş, pruva (gemi).bowman i. baş tarafta kürek çeken adam; filikada pruvacı.

i. baş eğerek selamlama, reverans.

f. başını eğerek selamlamak, reverans yapmak; eğmek; başını eğdirmek; başını eğerek yol göstermek; ezmek. bow and scrape yaltaklanmak.

i., f. yay; okçu; kavis; gökkuşağı; boyunduruk; fiyonk; f., müz. yay ile çalmak. bow tie papyon kravat, kelebek kravat. bow window kavisli daire şeklinde iç kısmı enli pencere.

i. köpek havlaması; havlama taklidi; ç.dili köpek, havhav.

f. bir eserden ahlaka aykırı olduğu düşünülen kısımları çıkarmak veya değiştirmek; ıslah etmek.

i., f. bağırsak; gen. çoğç iç kısımlar; f. bağırsaklarını çıkarmak. bowel movement dışkı çıkarma; dışkıç

f. etrafına kameriye yapmak; ihata etmek, kuşatmak.

iç Euchre'' denilen iskambil oyununda bacak;(şiir) bahçe köşkü, kameriye, kulübe; den. pruvada iki lenger çapadan biri.

i., A.B.D. çiftlik; sayfiye evi. the Bowery New York şehrinde bulunan, eskiden adi eğlence yerleri ve otellerle dolu olan uzun ve geniş bir cadde.

uzun ve eğri av bıçağı.

i. kase, çukur kap; tas, leğen; tahta top; birkaç tip top oyunu.

f. bir çeşit top oyunu oynamak; top gibi yuvarlamak; top atmak. bowl over vurup devirmek; şaşırtmak, şaşkına çevirmek. be bowled over hayretten donup kalmak.

s. çarpık bacaklı.

i. bowling oyununda topu atan kimse. bowler hat melon şapka.

i., den. borina; bir çeşit düğüm, barço bağı.

i. ağır topla oynanan bir oyun. bowling alley bu oyuna mahsus dar yol. bowling green bu oyunun oynandığı yeşil saha.

i. okçu, ok atan kimse; yay çeken kimse.

i. ok menzili.

i., den. cıvadra.

i., f. kiriş; f. iple boğarak öldürmek.

i. okçu, ok yapan veya satan kimse.