NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(i)., f, takım, zümre; bando; dans müziği çalan orkestra; (f).toplamak, bir kamp v.b.'nde bir araya gelmek, birleşmek; bağlamak, bir araya toplamak. beat the band (argo) mükemmel olmak; şaşırtıcı olmak.
(i)., (f). şerit, bant, kordele; sargı; kemer; kayış; çizgi; (f). çizgilerle süslemek.
mak. şerit testere.
açık havada çalan müzik topluluklarını koruyan yarım küre şeklindeki önü açık duvar.
i, f sargı, bağ; f sarmak, bağlamak (yara veya göz).
(i). çoğunlukla kırmızı veya mavi zemin üzerine beyaz benek veya desenleri olan büyük mendil; herhangi bir büyük mendil.
(i). şapka muhafaza etmede kullanılan mukavva veya ince tahtadan yapılmış kutu.
(i). (çoğ. -deaux) saç bağı veya şeridi, saç filesi.
(i). ince ve uzun bayrak; bandrol; den. flandıra; (mim). üzerine kitabe yazılan kordele şeklindeki tezyinat.
(i). Hindistan'da bulunan bir cins büyük fare.
(i). haydut, eşklya, yol kesen kimse. banditry (i). haydutluk. bandits, banditti (i)., (çoğ). eşklya takımı, haydut çetesi.
(i)., (müz). bando sefi.
(i). fişeklik; omuz kayışı.
(i). bir çeşit saç yağı.
(i). (çoğ. -men) mızıkacı, bando çalgıcısı.
(i). açık havada çalan muzik topluluklarına mahsus çoğu zaman üstü kapalı platform.
(i). bir geçit töreninde bandoyu taşıyan araba; A.B.D., (k.dili). gözde olan taraf.
(f)., (s)., (i). topa vurur gibi sağa sola vurmak; mukabele etmek, atışmak; (s). çarpık, dışarı doğru meyilli (bacak); (i)., ing. hokey oyunu; hokey kulubü. bandylegged (s). çarpık bacaklı.
Alışveriş Sepetiniz