NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
(i)., (f)., (huk). kefil; kefalet; kefalete bağlanma; kefaletle tahliye; tahliye için kefalet, teminat; (f). bir kimseye kefalet ederek tahliyesini temin etmek; mevkufu kefile teslim etmek; emanet etmek, tevdi etmek, sorumlu olmak. bail bond kefaletname. bail out kefalet ödeyerek tahliye ettirmek. go bail ABD, argo kefalet etmek.
(i)., (f). kayıktan su boşaltmaya mahsus tas; çember kulp, halka; tente desteği; ahır bölmesi; kriket oyununda kullanılan çubuk; (f). kayığın suyunu boşaltmak. bail out tayyareden paraşütle atlamak. bailer (i). kayığın suyunu boşaltan kimse; (kriket) sipere vuran top; (huk). bir kimseye emanet para veren kimse.
(s)., (huk). kefil olunabilir, teminat olarak verilmiş.
(i)., (huk). emanetçi, kendisine saklamak için verilen malı kabul eden kimse.
(i). bir derebeyi şatosunun etrafını çeviren dış duvar; şatonun dış avlusu. Old Bailey Londra ağır ceza mahkemesi.
(i). İskoçya'da belediye yüksek memuru; nahiye müdürü.
(i). mübaşir; icra memuru; muhafız; kazalarda Sheriff denilen baş icra memurunun vekili; çiftlik veya şato kâhyası; ing. sınırlı görevleri olan hâkim.
(i)., (huk). bailiff denilen yetki bölgesi; A.B.D. ihtisas sahası
(i)., (huk). kefalet, malları teminat olarak verme.
(i)., (huk). teminatı veren mudi, iade edilmek üzere mal veren kimse.
(i).(çoğ. -men) (huk). kefil.
Alışveriş Sepetiniz