NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

back ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: back
Bulunan Sonuç: 51

back

(f). bir şeye destek olmak, arka olmak, yardım etmek; tarafını tutmak, üzerine bahse girmek (at v.b.); ; geriye sürmek; sırtına binmek ; (den). güneşin aksi yönüne dönmek, dirise etmek (rüzgar). back down back out caymak, sözünden dönmek. back the oars, back water (den). siya etmek. back the sails (den). yelkenleri faça etmek back up geri sürmek, geri gitmek; desteklemek.

back

(i). arka, sırt, geri; belkemigi; futbolda bek, müdafi. back to back arka arkaya, sırt sırta. be at one's back bir kimseye arka çıkmak. behind one's back birisinin arkasından, gıyabında. flat on one's back hasta, yatakta. get one's back up öfkeli veya dik başlı olmak. have one's back to the wall çıkmazda kalmak. turn one's back on a person veya a thing bir kimseye veya bir şeye sırt çevirmek; vazgeçmek; ihmal etmek.back scratcher kasağı.

back

(z). geri, geriye; yine, tekrar. back and forth ileri geri. fall back upon a thing güvenmek sığınmak give back geri vermek; gerilemek, geri geri gitmek. keep back saklamak, gizlemek. look back geçmişi düşünmek, hayal etmek. back talk küstahça karşılaık verme.go back on inkar etmek, yerine getirmemek.

back

(i). tekne, küçük havuz.

back

(s). arkadaki, arkasında olan; arkaya doğru olan, evvelki; eski. back country taşra, memleketin uzak köşeleri; geri kalmış bölgeler. back formation (dilb). benzetme yolu ile bir kelimeden geriye gidilerek türetilen yeni kelime. back issue eski tarihli mecmua. back number günü geçmiş gazete, eski dergi; itibardan düşmüş şey veya kimse back taxes vergi borcu.

back-chat

(i). küstahlık; küstahça karşılık.

back-pedal

(f). bisiklette ayak frenine basmak; sözünü geri almak, söyledigini değiştirmek.

back-seat driver

şöförün hareketlerine müdahale eden kimse.

backache

(i). sırt ağrısı; (tıb). bel romatizması Iumbaqo.

backbencher

(i). parlamento üyesi.

backbite

(f). gıyabındaçekiştirmek, arkasından konuşmak, iftira etmek. backbiter (i). dedikoducu kimse.

backboard

(i). arka tahtası, arkalık; (den). filikada kıç aynalık tahtası, aynalık; basketbolde sepetin üzerine tespit edilmiş dikey tahta.

backbone

(i)., (anat). omurga, belkemiği; görünüm veya görev itibariyle belkemiğine benzeyen herhangi bir ,şey; karakter kuvveti, metanet.

backbreaking

(s). bedenen yorucu , yıpratıcı.

backdoor

(s). gizli, el altından yapılan.

backdown

(i). cayma; (fig). yelkenleri indirme; tam teslimiyet

backdrop

(i). sahnede arka perde.

backed

(s). arkası olan, yardım edilmiş, himaye edilmiş; arkalıklı (iskemle v.b.); çifte dokunmuş.

backer

(i). arka, yardım eden kimse, tarafını tutan kimse; yarışta bir ata para koyan kimse.

backfire

(i)., (f). orman yangınını söndürmek için aksi yönde çıkartılan yangın; (mak). geri tepme; bunsen lambasında fitil yanmadan gazın tutuşması; (f). aksi yönde kasten yangın çıkarmak; geri tepmek.

backgammon

(i)., (f). tavla oyunu; (f). tavla oyununda yenmek, özellikle mars etmek.

background

(i). arka plan, zemin; (güz). (san). (fon).; bir kimsenin geçmişteki görgü, muhit ve tahsili. in the background gözden uzak; muğlak, belirsiz. keep in the background arka planda kalmak, kendini göstermemek.

backhand

(i)., (s)., (z). elin tersi öne gelecek şekilde yapllan vuruş; geriye doğru veya sola yatık olan el yazısı; (s). elin tersi öne doğru olarak yapllan ; (z). dolayısıyle, dolaylı olarak.

backhanded

(s). elin tersi öne doğru olduğu halde vurulan; samimi olmayan , sinsice, zıt anlamı ima eden. backhanded compliment tenkit niteliğinde olan kompliman.

backhouse

(i). binanın dışında olan apteshane, tuvalet.

backing

(i). yardım, müzaheret; tasdik; arka, arkalık, destek.

backlash

(i). şiddetli geri itme; makinede boşluk veya salgı; yeniliğe karşı umumun aksi tepkisi.

backlog

(i)., ABD ocakta arka tarafa konan iri kütük; destek veya yedek vazifesi gören herhangi bir şey.

backrest

(i). arkalık.

backroom

(s). gizli, el altından yapılan.

backsaw

(i ) sırtı madeni bir çubukla kuvvetlendirilmiş ince dişli bir çeşit testere.

backscratch

(f). birbirini yağlamak back-scratcher (i). sırt kaşıyıcısı; yagcılık yapan kimse. back-scratching (i). birbirini yağlama.

backset

(i). sekte, aksilik, işin ters gitmesi; ters akıntı.

backside

(i). arka taraf; insan veya hayvan kıçı.

backslide

(f). fena yola sapmak; doğru yoldan tekrar günaha dönmek. backslider (i). fena yola sapan kimse; tekrar günaha dönen kimse.

backspace

(f). daktiloda geri gitmek.

backstage

(i)., (s)., (z). kulis, soyunma odaları, perde arkası; (s). perde arkasında olan, kuliste bulunan; (z). kuliste, perde arkasmda.

backstairs

(i)., (s). arka merdiven; gizli yol; (s). dolaylı, gizlice yapılan, el altından olan.

backstay

(i)., (den). patrise; (mak). bir mekanizmada destek veya kontrol vazifesi gören parça.

backstitch

(i)., (f). iğneardl dikiş; (f). iğneardı dikiş dikmek.

backstop

(i)., A.B.D. topun kaçmasnı önlemek için arka plana gerilen ağ veya parmaklık.

backstrap

(i). küskün, atın eyerine bağlı ve kuyruğunun altından geçirilen kayış.

backstream

(i). ters akıntı anafor.

backstroke

(i). ters vuruş, geri tepme; sırt üstü yüzüş.

backsword

(i). tek yüzlü kılıç; bu çeşit kılıcı kullanan eskrimci. backswordsman (i).kılıç kullanan eskrimci. back talk küstahça konuşma, karşllık verme.

backtrack

(f). geriye dönüş yapmak; söylediğini değiştirmek veya sözünü geri almak.

backward, backwards

(z)., (s). geriye doğru, tersine, geri geri; geçmiş zamanlara doğru, geri; (s). geç kavrayan , geç ve yavaş öğrenen; isteksiz, çekingen ; geç backwardly (z).geriye doğru olarak backwardness (i). geriye doğru olma; geç kavrama.

backwash

(i). kayık küreklerinin veya gemi pervanesinin geriye attlğı su, serpinti; kendisini yaratan olayın bitiminden sonra da devam eden durum.

backwater

(i)., (f). bir set vasltaslyle geri çevrilen su; dümen suyu, gemi pervanesinin geriye attlğı su; durgun su; durgunluk , ilgisizlik; (f)., (den). siya etmek, tersine kürek çekmek.

backwoods

(i)., (s)., (çoğ). meskun yerlerden uzak veya ağaçlardan yarı temizlenmiş yerler; (s). kaba, basit, incelikten uzak. backwoodsman (i). böyle bir mıntıkada yaşayan kimse; kaba ve basit adam.

backyard

(i).evin arkasındaki bahçe in his own backyard kendi çevresinde

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL