NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

ai ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: ai
Bulunan Sonuç: 26

ai

(i). Güney Amerika'ya mahsus agaç üzerinde yaşayan üç parmaklı bir hayvan .

aid

(i)., (f). yardım, iane; f yardım etmek, iane vermek. first aid ilk yardım.

aide

(i). yaver; yardımcı, muavin.

aide-de-camp

(i). yaver, emir subayı.

aide-memoire

(i). hatırlatıcı niteliği olan not.

aigrette

(i). kuş tepeliği, sorguç.

aikido

(i). bir nevi Japon güreşi.

ail

(f). rahatsız olmak, hasta olmak; sıkıntı vermek, taciz etmek, rahatsız etmek. ailing (s). keyifsiz, rahatsız, hasta ailment (i). rahatsızlık , hastalık.

ailanthus

(i) aylandız ağacı.

aileron

(i)., (hav). kanatçık, goşisman, eleron. aileron controls goşisman kumandaları.

ailoy

(i)., (f). maden alaşımı, halita, alaşım; maden alaşımından olan adi maden; değerli bir şeyin kıymetini azaltan unsur; (f). kıymetli madene kıymetsiz maden karıştırmak.

aim

(i). maksat, emel, niyet, amaç, gaye; nişan alma; hedef yönü; nişan tahtası, hedef. aimless (s). gayesiz, hedefsiz, maksatsız. take aim nişan almak.

aim

(f). hedefe doğru çevirmek mermi, söz veya iş); (gen). at ile kastetmek, maksadı olmak; nişan almak; niyet etmek.

aimighty

(s). her şeye kadir; argo dehşetli, müthiş, çok büyük. the Almighty Kadiri Mutlak, Allah, Tanrı.

aimsgiving

(i). sadaka verme.

ain't

(kıs)., (h) dili am not, are not, is not değil.

aipha

(i). alfa, Yunan alfabesinin ilk harfi; başlangıç. alpha and omega başlangıç ve bitiş, baş ve son, birinci ve sonuncu, bütün. Alpha rays radyumun saçtığı üç ışından pozitif elektrikli birincisi.

air

(i). hava, nefes; (müz). hava, nağme; tavır. air base hava üssü.air bladder (zool). baIıklarda hava ile dolu bir kese, hava kesesi. airborne (s). havadan gelen (toz mikrop v.b.); havadan nakledilen; uçmakta. air brake hava freni. air castle hayal edilen şey, hülya.air chamber hava hücresi. air chisel hava basınçlı kalem. air-cooled (s). hava ile soğutulmuş. air-conditioned (s).klima tertibatı bulunan. air-conditioner (i). harareti ayar eden cihaz, klima tertibatı. air coridor hava koridoru.aircraft (i). uçaklar, uçak, hava taşıtı. aircraft carrier uçak gemisi. airdrop (i). havadan yapılan yiyecek v.b. yardımı. airfield (i). havaalanı, iniş pisti. air fleet hava filosu. airflow (i). hava akımı. air force hava kuvvetleri. air gun hava tüfeği.air hammer sıkıştırılmış hava ile çalışan çekiç. air heating hava ile ısıtma. air intake hava almaya mahsus tertibat. air lane hava geçidi. airlift (i). uçaklarla taşıma.airline (i). hava yolu, havada doğru çizgi. airliner (i). dev uçak.air mail uçak postası. airman (i). havacı, tayyareci. airmanship (i). havacılık.air marshal hava mareşali.airplane (i). uçak.air plant (bot). başka bir bitki üzerinde büyüyen fakat gıdasını ondan almayan salep otu,liken veya yosun gibi bir bitki.air pocket hava boşluğu. airport (i). havaalanı.air post uçak postası. air power hava kuvvetlerinin gücü. airproof (s). hava geçirmez. air pump hava pompası.air raid hava hücumu. air-raid shelter sığınak.air resistance hava mukavemeti. air rifle tek saçma atan havalı tüfek. air route hava yolu. air shaft aydınlık, hava bacası.airship (i). uçak, motorlu balon. airsickness (i). uçak yolculuğunda duyulan rahatsızlık, hava tutması. airspace (i). bir binanın üzerindeki boş yer, hava, bir memleketin (şehrin v.b.) üzerindeki hava. air speed hava sürati, havaya nazaran sürat. air speed indicator sürat saati. airstrip (i). ufak hava meydanı. airtight (s). hava geçmez. air transport hava ulaşımı, hava taşıtı. air trap hava sifonu. air valve hava valfı. air warfare hava çarpışması. airways (i). hava yolları.airworthy (s). uçabilir, havalanabilir. an air of arrogance kendini beğenmiş tavır. compressed air sıkıştırılmış hava. put on airs çalım satmak, poz takınmak. she is on the air. radyoda söylüyor. take the air dışarıya çıkıp dolaşmak.up in the air karar verilmemiş, neticeye bağlanmamış. walk on air ayakları yere değmemek (sevincinden).

air

(t). havalandırmak; güneşe sermek; ateşe göstermek; açmak. air one's views fikirlerini açmak.

airedale

(i). sert kıllı ve irice teriyer köpeği.

airily

(z). havai bir şekilde, hoppaca; hafife alarak.

airiness

(i). havadar olma; hafiflik.

airing

(i). havaya gösterme, hava alma, gezinti; açığa vurma.

airy

(s). havai; havadar; hava gibi hafif; hayali; çalım satan, kendine bir hava veren; çevik, canlı, şen; (güz). (san). şeffaf.

aisle

(i). ara yol, yan taraf, geçit (özellikle kilise ve tiyatroda).

aitchbone

(i). sığır budu.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL