NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

vis ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: vis
Bulunan Sonuç: 29

vis

i. (çoğ. vires) Lat. kuvvet, kudret.

visa

i., f. (-saed, -saing) vize, tasdik imzası; f. vize etmek, tasdik etmek.

visage

i. yüz, surat, çehre, sima; görünüş. visaged s. yüzlü, çehreli; görünüşlü.

visavis

z., i. (çoğ. visàvis) (edat) karşı karşıya; i. karşı karşıya oturan veya duran kimse; aynı görevde bulunan memur; karşılıklı oturulur bir çeşit çift sandalye; (edat) hususunda.

viscacha

i. Güney Amerika'ya mahsus iri bir sıçan.

viscera

i., çoğ. insan veya hayvanın iç uzuvları, ahşa, bağırlar. visceral s. iç uzuvlara ait. viscerate f. bağırsaklarını çıkartmak.

viscid

s. yapışkan, tutkal gibi. viscid'ity i. yapışkanlık.

viscose

i. selülozu alkali ve su ile karıştırarak yapılan ve suni ipek için kullanılan yapışkan bir madde.

viscosimeter

i. sıvıların yapış kanlığını ölçmeye yarayan alet.

viscosity

i. yapışkanlık, lüzucet.

viscount

i. vikont. viscountess i. vikontes.

viscous

s. yapışkan, tutkal gibi, luzuci, cıvık. viscously z. yapış yapış. viscousness i. yapışkanlık.

vise

bak. visa.

vise , ing. vice

i., f. mengene; f. mengene ile sıkıştırmak.

vishnu

i. Hintlilerin üç büyük ilâhlarından ikincisi.

visible

s. görülür, görünür; açık, belli. visibil'ity i. görünebilme; görme imkânı, görünürlük, görüş. visibly z. görünebilir halde.

visigoth

i. Vizigot.

vision

i., f. görüş; görme kuvveti; görme; önsezi; hayal, imgelem; kuruntu, evham, kuruntuya dayanan şey; f. hayal gibi görmek. visional s. hayali.

visionary

s., i. hayali, hayal kabilinden, merak ve kuruntu cinsinden; meraklı, kuruntulu; önseziye ait; düşsel; i. hayale kapılan kimse, hayalperest kimse. visionariness i. kuruntululuk, meraklılık.

visit

f., i. ziyaret etmek, yoklamak, gömrüşmeye gitmek; resmi ziyarette bulunmak; hastayı muayene için gitmek (doktor); özel bir maksatla gelmek; musallat olmak, çektirmek; i. ziyaret, görüşmeye gitme; doktorun hastaya gitmesi, vizite; k.dili. sohbet; teftiş turnesi. visit with ahbapça konuşmak. right of visit gemiyi muayene veya yoklama hakkı. visitable s. muayeneye ve yoklamaya tabi; ziyaret edilebilir.

visitant

s., i. ziyaret eden; i. ziyaretçi; göçmen.

visitation

i. ziyaret, ziyaret etme; resmi kontrol; musallat olma. visitatorial s. teftişe ait.

visiting

s. ziyaret eden. visiting book yapılmış veya yapılacak ziyaretlerin yazıldığı defter. visiting card kartvizit. visiting day kabul günü. visiting fireman A.B.D., k.dili. resmi ziyarette bulunan kimse. visiting nurse gezer hastabakıcı. visiting professor ders veren ziyaretçi profesör.

visitor

i. misafir, ziyaretçi; müfettiş; turist.

visor

i. miğferin açılıp kapanan ön parçası; güneşlik, siper.

vista

i. manzara; yaygın görünüş; hayal edilen şeyler silsilesi.

vistula

i. Polonya'da Vistül nehri.

visual

s. görme duyusuna ait, optik, görülebilir, görülmesi mümkün. visual aid öğretimde görme yoluyle bilgi vermek için kullanılan sinema gibi araç. visual angle görüş açısı. visual education görerek eğitim. visual field görüş sahası. visual nerve gözden beyne giden sinir. visually z. görülür şekilde, görerek.

visualize

f. gözünde canlandırmak, tahayyül etmek. visualiza'tion i. gözünde canlandırma.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL