NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

ret ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: ret
Bulunan Sonuç: 56

ret

f. (-ted, -ting) ıslatıp yumuşatmak (keten veya yün).

retail

i., s. f .perakende satış; s. perakende; f. perakende olarak satmak; ayrıntılarıyle anlatmak: tekrar anlatmak.

retain

f. alıkoymak tutmak, elinde bulundurmak; ücretle tutmak (avukat, uzman); akılda tutmak unutmamak. retainable s .elde tutulabilir. retaining wall istinat duvarı.

retainer

i. hizmetli; alıkoyan kimse: huk. avukat tutarken yapılan anlaşma; vekalet ücreti; tar. tımar ve zeamet sahiplerinin buyruğunda bulunup bazı hizmetlerle yükümlü kimse.

retaliate

f. dengiyle karşılamak, misillemek: intikam almak. retalia'tion i. misilleme, kısas, aynen karşılığını yapma. retaliative, retaliatory s. misilleme kabilinden.

retard

f. i. geciktirmek; tehir etmek, geriye bırakmak; gecikmek; i. tehir; gecikme, geciktirme. retarda'tion i. tehir, geciktirme; geciktiren şey; gecikme süresi. retardative s. geciktirici.

retch

f., i. kusmaya çalışmak, öğürmek. i. öğürme, kusma.

rete

i. (çoğ. retia) anat. şebeke, ağ (sinir).

retell

f. (retold) tekrar anlatmak; yeniden saymak.

retention

i. alıkoyma, hatırlama yeteneği, zihinde tutma; tıb. idrar tutulması.

retentive

s. alıkoyan tutan; hatırda iyi tutan. retentively z. iyice hatırda tutarak. retentiveness i. iyice hatırda tutma. retentiv'ity i. tutma kabiliyeti; fiz. mıknatısiyeti tutma kabiliyeti.

reticence , reticency

i. ağız sıkılığı, sır saklama, sükut etme, susma.

reticent

s. sır saklayan, ketum, çok konuşmaz, suskun.

reticle

i. dürbünün göz merceğine yerleştirilen çizgi veya telden ibaret ağ.

reticular

s. ağ şeklinde, ağ gibi, karışık, dolaşık.

reticulate

f., s. ağ şekline koymak; şebeke gibi göstermek veya yapmak; s. ağ gibi, şebekeli; bot. ağsı, retikulat. reticulation i. şebekeleşme, ağ gibi olma.

reticule

i. kadına mahsus ufak el çantası.

reticulum

i. ağ, şebeke; anat. ağcık, ağ, retikül; zool. gevişgetiren hayvanların ikinci midesi, börkenek.

retiform

s. ağ gibi, ağ şeklinde.

retina

i., anat. ağtabaka, retina. detached retina kopuk ağtabaka.

retinue

i. yüksek mevki sahibi birinin refakatinde bulunan heyet, maiyet.

retire

f. çekilmek, bir köşeye çekilmek, kendi odasına çekilmek; yatmaya gitmek emekliye ayrılmak, geri çekmek (askeri); tedavülden çıkararak karşılığını ödemek (bono); gümrükten çekmek (malını); emekliye ayırarak hizmetten el çektirmek; (beysbol) vurucuyu oyun dışı etmek, çeliciyi yandırmak.

retired

s. münzevi; tekaüt, emekli. retired list emekliler listesi.

retirement

i. işten çekilme, tekaütlük, emeklilik; inziva yeri, inziva.

retiring

s. utangaç, sıkılgan, çekingen.

retorsion

bak. retortion.

retort

f., i. isnada veya siteme karşı isnat veya sitemle cevap vermek; sert cevap vermek; karşılık vermek; i. karşılık, cevap; kötü sözü sahibine iade etme, mukabele. the retort courteous nezaketle verilen aksi cevap.

retort

i., f., kim. imbik; f. imbikte ısıtarak damıtmak.

retortion

i. arkaya doğru ;bükme veya eğme; huk. aynı ile mukabele,misilleme.

retouch

f., i. düzeltmek, yeniden tashih etmek; yeniden gözden geçirmek; foto. rötuş etmek; i rötuş edilen şey.

retrace

f. bir çizginin üstünü tekrar çizmek; izini takip ederek geriye veya kaynağına gitmek. retraceable s. izi takip olunabilir, izlenebilir.

retract

f. geri çekmek; sözünü geri almak. retractable s. geri alınabilir. retractation i. sözünü geri alma; cayma, sözünden dönme. retraction i. geri çekme veya çekilme; sözünü geri alma. retrac- tile s. geriye veya içeriye çekilebilir. retractive s. geri çekici; sözünü geri alma kabilinden.

retread

f., i. lastik kaplamak; i. kaplanmış lastik; (argo) mesleğini değiştiren kimse.

retreat

f., i. çekilmek, geri çekilmek; düşman önünden çekilmek, geri kaçmak; geriye kaçırmak, geriye çekmek; i. geriye çekme veya çekilme, geriye kaçma; geri çekilme işareti; inziva köşesi, çekilecek yer, sığınak; tımarhane; şifa yurdu; koy evi, tenha yer; sohbet için bir kenara çekiliş. a retreating chin basık çene. beat a retreat geri çekilmek, kaçmak. in full retreat tam çekilme halinde.

retrench

f. azaltmak, kısmak, indirmek; gidermek, kaldırmak. retrenchment i. tasarruf, idare; kale veya metrisin iç tarafında yapılan hendek veya metris.

retribution

i. karşılıkta bulunma; mükâfat veya ceza verme; günah cezası. retrib'utive, retributory s. ödül veya ceza verme eğiliminde, ödül veya ceza kabilinden.

retrievable

s. tekrar ele geçirilebilir, tekrar yerine getirilebilir, kazanılabilir, düzeltilebilir.

retrieve

f., i. tekrar ele geçirmek; tekrar kazanmak veya düzeltmek; tazmin etmek, çaresini bulmak; bulup getirmek (köpeğin yaralı veya ölü avı bulması gibi); i. tekrar ele geçirme; düzeltme; tazmin; avı bulup getirme. retriever i. vurulmuş avı bulup getirmek için özel olarak terbiye edilmiş köpek.

retroact

f. tepki yapmak; huk. evvelce olanları da kapsamak.

retroaction

i. tepki, reaksiyon; huk. evvelce olanları kapsama.

retroactive

s. evvelce olanı kapsayan (kanun). retroactively z. evveliyatı kapsayarak.

retrocede

f. iade etmek, geri vermek; geri çekilmek.

retrocession

i. geri dönme, geri çekilme; geri verme, iade, ilk sahibine verme; gerileme. retrocessive s. geri verme kabilinden.

retroflex, ret roflexed

s. geriye bükük. retroflex'ion i. geriye dönme veya kıvrılma; anat. rahmin ters dönmesi.

retrograde

s., f. geriye doğru giden, gerileyen; karşıt; yozlaşan; astr. hareket etmeyen yıldızlara göre doğudan batıya dogru gider gibi görünen; f. geriye gitmek; yozlaşmak; astr. doğudan batıya doğru gerileme devimi.

retrogress

f. gerilemek, geriye gitmek; bozulmak, yozlaşmak. retrogres'sion i. geri gitme, gerileme; bozulma, yozlaşma. retrogres'sive s. gerileyici; yozlaşan. retrogressively z. geri giderek, gerileyerek; bozularak, yozlaşarak.

retrorocket

i. uzay gemisi veya roketin hızını kesen yardımcı roket.

retrorse

s. geriye doğru eğik, arkaya doğru bükülmüş, geriye dönük. retrorsely z. geriye yönelerek.

retrospect

i., f. geçmiş şeyleri düşünme; geçmişe bakış; f. geçmiş şeyleri hatırlamak, geçmişi düşünmek. retrospec' tion i. geçmiş şeyleri hatırlama, geçmişi düşünme.

retrospective

s. geçmişi hatırlayan; geçmişi ele alan; geriye dönük; huk. önceyi kapsayan, makabline şamil. retrospectively z. geçmişi hatırlayarak; huk. makabline şamil olarak.

retrousse

s. ucu yukarıya doğru kalkık (burun).

retroversion

i. geriye çevirme veya çevrilme; geriye bakış.

retry

f. yeniden yargılamak.

return

f. geri dönmek, geri gelmek, geri gitmek, avdet etmek; eski sahibine dönmek; yanıtlamak, cevap vermek; mukabele etmek; geri getirmek; geri göndermek, iade etmek; ödemek; (kar) sağlamak, getirmek; (tenis) iade etmek (topu); resmen ilan etmek veya bildirmek. return thanks teşekkürlerini bildirmek; şükretmek. return to dust ölmek, toprak olmak. returnable s., i. iade edilebilir; i. depozitli şey (şişe).

return

i. dönüş, geri dönüş, geri geliş, geri gidiş, avdet; geri getirme; geri gönderme, iade; eski haline dönüş; tekrar tutma, nüksetme; tekrar olma; kâr, kazanç, hasılât, faiz; resmi rapor; çoğ. istatistik cetveli. return address gönderenin adresi. return game, return match revanş maçı. return ticket İng. gidiş dönüş bileti; A.B.D. dönüş bileti. by return mail, İng. by return of post ilk posta ile (cevap), hemen, akabinde. in return for karşılık olarak.

retuse

s., bot. çökük, tepesi yuvarlak ve hafif girintili (yaprak).

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL