NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
kıs. opposed, opposite.
s., i. kasabaya ait; i., İng . şehirli, kasabalı.
s., i. karşıki, karşı; karşıt, zıt; i. hasım, düşman.
s. elverişli uygun; tam zamanında olan, vakitli. opportunely z. tam zamanında. opportuneness i. elverişlilik.
i.fırsatçılık,oportünizm. opportunist i.fırsatçı kimse,oportünist.
i. fırsat, uygun zaman, elverişli durum.
s. karşı konulabilir, muhalefet edilebilir; karşısına konulabilen (baş parmağın diğer parmakların karşısına konulabilmesi gibi).
f. karşılaştırmak; karşı koymak, karşı çıkmak, direnmek; engel olmak, mani olmak.
s., i. karşıki, karşıda olan; zıt, aksi, karşıt, ters; bot. karşılıklı, yaprakları karşı karşıya olan; i. karşı olan şey veya kimse; karşıda olan şey veya kimse. opposite number tekabül eden kimse veya şey. oppositely z. zıt olarak. oppositeness i. zıtlık.
i. muhalefet; karşıtlık, zıtlık; mücadele; karşı durma, karşı koyma: engel olma; pol. muhalif parti; astr. birbinden 180 derece uzaklıkta olan iki gökcisminin durumu. oppositionist i. muhalefetçi, muhalif partiden biri.
f. sıkmak, sıkıştırmak, baskı yapmak: zulmetmek, canını yakmak; yormak, canını sıkmak, üzerine yüklenmek.
i. zulüm, baskı, ceza, cefa; zulmetme; zulüm ve cefa görme; sıkıntı, güçlük.
s. ezici, zulmedici; sıkıcı, bunaltıcı. oppressively z. zulmederek; bunaltıcı bir şekilde. oppressiveness i. sıkıcılık; gaddarlık.
s. hakaret dolu; utandırıcı, yüz kızartıcı. opprobriously z. utanç verecek şekilde. opprobriousness i. rezillik.
i. rezalet; hakaret; ayıp; rezalet sebebi.
f. karşı koymak, tenkitle hücum etmek.
s. karşı koyan. op pugnancy i. karşıtlık.
Alışveriş Sepetiniz