NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

on ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: on
Bulunan Sonuç: 40

on

edat üzerinde, üstünde üstüne; yanında; kenarında; tarafında, de; ile; esnasında, zarfında; hakkında; halinde. on the alert tetikte, uyanık. on the contrary aksine, bilakis. on the offensive hücum halinde. on the whole genellikle, her şeyi hesaba katarak. on the track of peşinde, izinde. on Thursday perşembe günü, Let's be on our way. Gidelim. The house is on fire. Ev tutuşmuş. Yangın var. The joke is on you. Bu taş size atıldı. The car stalled on me. Arabanın motoru durdu ve bana zorluk çıkardı.

on

z., s. üzerinde, üstünde, ileriye, ileride; bir düziye, aralıksız; vuku bulmakta; s. giyilmiş, çıkmamış; İng., argo olması muhtemel; makbul; i. kriket oyununda vurucunun bulunduğu saha tarafı. off and on kesintili and so on filan, v.s., v.b. on and on ara vermeden, biteviye. be on to k.dili haberdar olmak, açıkgöz olmak. bow on den. pruvası yönünde. Come on. Haydi gel, etme canım. farher on ileride. go on devam etmek. Go on! Yürü bakalım! ileri! Saçma! later on daha sonra, biraz sonra. look on seyretmek. Night is coming on. Karanlık basıyor. put on a coat palto giymek. turn on the light ışığı açmak. walk on yürüyedurmak, ileri gitmek.

onager

i. (çoğ. -s, -gri) yaban eşeği, zool. Equus onager; ask. mancınık.

onanism

i. yarıda kalmış cinsi munasebet; istimna.

once

z., s., baglaç, i. bir kere, bir defa; bir vakitler, bir zamanlar, eskiden; herhangi bir zamanda; hemen, derhal; s. onceki, var olan; bağlaç hemen, derhal, herhangi bir zamanda; i. bir kere. all at once birden, birdenbire. once for all son olarak; ilk ve son olarak. once in a while arasıra,ikide bir. once or twice bir iki kere. once upon a time bir varmış bir yokmuş. at once hemen, derhal, şimdi. for once bir kerelik, bu sefer.

onceover

i., argo bir bakış; etrafı çabucak düzeltme.

oncoming

s., i. yaklaşmakta olan; i. yaklaşma.

one

s.,i., zam. bir; tek; aynı; i. bir tane; biri, birisi; adam, kimse, kişi; bir rakamı; zam. birisi, biri; herhangi biri. one and all hepsi, her biri. one another birbirlerini. one and sixpence eski, İng. bir şilin altı peni. one by one birer birer. one man one vote herkese tek oy hakkı. one-man show bir ki- şinin oynadığı veya önemli olduğu sahne oyunu veya sirk. one-night stand tiyatro bir şehirde bir temsil için kalma. at one beraber, birleşmiş, uyuşmuş. They were made one. Evlendiler; birleştiler. oneness i. birlik bir olma.

oneeyed

s. tek gözlü.

onehanded

s. tek elli; bir elden çıkmış.

onehorse

s. tek atlı; ikinci derecede, adi.

oneiric

s., psik. düşsel.

oneirocritic

i rüya yorumcusu. oneirocritical s. rüya yorumlayan.

oneiromancy

i. rüya vasıtasıyle falcılık.

onelegged

s. tek bacaklı, topal.

onerous

s. ağır; sıkıntılı, ağırlık verici; huk. bir hakkı daraltıcı. onerously z. sıkıntılı olarak. onerousness i. sıkıntı.

oneself

zam. kendisi, bizzat, kendi kendine.

onesided

s. tek taraflı.

onestep

i. tek adım dansı.

onetrack

s. tek yollu; ısrarcı, şaşmaz.

oneway

s. tek yönlü.

onion

i. soğan, bot. Allium cepa.

onionskin

i. pek ince ve parlak bir çeşit kâğıt, pelür.

online

s., z. kompütörle beraber çalışan, kompütörün idaresi altında olan; z. asıl işle beraber.

onlooker

i. seyirci.

only

s., z., bağlaç bir tek, eşsiz, biricik, yegane; z. yalnız, ancak, başlı başına; bağlaç bundan başka, yalnız, fakat. if only keşke.

onomastic

s. isimler ile ilgili.

onomatopoeia

i. tabii sesleri yansılayan kelimeleri kullanma, yan- sıma; yankı kelime. onomatopoeic s. yansımalı.

onomatopoetic

s. sesleri yansılayan.

onrush

i. üşüşme, saldırış.

onset

i. hücum, saldırı; başlama, başlangıç.

onshore

s., z .sahile doğru olan; z . sahilde.

onslaught

i. şiddetli saldırı, hücum. Ont. kıs. Ontario.

onthejob

s. iş sahasında yetiştirme ile ilgili.

onto

edat üstüne, üstünde; k.dili farkında.

ontology

i. yaratıklar bilgisi, yaratılış ilmi, ontoloji; gerçeğin asıl kendisini ve niteliğini inceleyen konu. ontologic(al) s. yaratıklar bilgisine ait, ontolojik. ontologist i. yaratıklar bilgisi alimi, ontolojist.

onus

i. yük, görev, külfet. onus probandi huk. ispat etme görevi, kanıtlama zorunluğu.

onward

s. ileriye doğru giden, ilerleyen, ilerlemiş.

onward

,onwards z. ileriye doğru, ileri, ileride.

onyx

i. damarlı akik.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL