NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

obs ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: obs
Bulunan Sonuç: 28

obs

(kıs.) observation, observatory, obsolete.

obscene

(s.) müstehcen, açık saçık, edebe aykırı; ağıza alınmaz; tiksindirici, iğrenç. obscenely (z.) müstehcen olarak.

obscenity

(i.) açık saçıklık, müstehcenlik; açık saçık laf.

obscurant

(s.), (i.) ilerlemeye veya ilme karşı olan, bilgisizlik taraftarı, gerici (kimse). obscurantism (i.) bilgisizlik taraftarlığı. obscurantist (i.) bilgisizlik taraftarı kimse.

obscuration

(i.) karartma; kararma; karanlık; (astr.) ay tutulması.

obscure

(s.), (f.) çapraşık, anlaşılması güç; belirsiz, gösterişsiz, tanınmamış; bulutlu, karanlık; (f.) karartmak, karanlık yapmak; örtmek, gözden saklamak. obscurely (z.) anlaşılmayacak şekilde. obscureness, obscurity (i.) çapraşıklık, belirsizlik.

obsequies

(i.), (çoğ.) cenaze törenleri.

obsequious

(s.) aşırı derecede itaatli, fazla boyun eğmiş; dalkavukluk eden. obsequiously (z.) dalkavukluk ederek. obsequiousness (i.) dalkavukluk.

observable

(s.) görünür; öIçüIür; izlenebilir; incelemeye değer, dikkat etmeye değer; görülür, ayırt edilebilir. observably (z.) görülecek şekilde. observingly (z.) dikkatle bakarak.

observance

(i.) yerine getirme, yapma; görenek, adet, örf; tören, usul; mezhep, tarikat.

observant

(s.) dikkat eden, dikkatli, riayet eden; itaatli, kanuna riayetkâr. observantly (z.) dikkat ederek.

observation

(i.) dikkatli bakma, inceleme; gözlem, rasat; fikir, yorum; (ask.) gözetleme. observation car yolcuların etrafı seyretmesine uygun şekilde geniş pencereleri olan vagon. observation post (ask.) topçu rasat mevzii. observational (s.) gözlem kabilinden, gözlemle ilgili.

observatory

(i.) rasathane; etrafın manzarasını seyretmek için yapılmış kule.

observe

(f.) dikkatle bakmak, dikkat etmek; yerine getirmek, tutmak; ileri sürmek, düşünceyi belirtmek; gözlemek; kutlamak.

observer

(i.) dikkat eden kimse; gözleyen kimse; uçaklarla düşmanın yerini veya durumunu tespit etmekle görevli kimse.

obsess

(f.) musallat olmak, tedirgin etmek; zihnini meşgul etmek. obsession (i.) kafayı meşgul eden düşünce; sürekli endişe; sabit fikir.

obsidian

(i.) yanardağdan çıkan koyu renkli cama benzer çok sert bir taş (eskiden bu taştan ok başı ve bıçak yapılırdı).

obsolescent

(s.) modası geçmekte olan, seyrek kullanılan, az işlek (kelime, makina). obsolescence (i.) eskime.

obsolete

(s.) kullanılmayan, eski, modası geçmiş (kelime veya görenek); (biyol.) eskilerine oranla az gelişmiş. obsoleteness (i.) modası geçmişlik, eskimişlik.

obstacle

(i.) engel, mâni.

obstetric , rical

(s.) çocuk doğumuna veya gebeliğe ait. obstetrics (i.) gebelik ve doğumla uğraşan tıp dalı.

obstetrician

(i.) doğum mütehassısı.

obstjnate

(s.) inatçı, ayak direyici, dik kafalı, söz dinlemez; mukavemeti kırılmaz. obstinacy (i.) inatçılık, dik başlılık. obstinately (z.) inatla.

obstreperous

(s.) gürültücü, şamatacı, yaygaracı; ele avuca sığmaz, idaresi güç, haylaz. obstreperously (z.) haylazca. obstreperousness (i.) ele avuca sığmama.

obstruct

(f.) engel olmak, mani olmak; tıkamak, kapamak.

obstruction

(i.) mani, mania, engel, set; blokaj, bloke etme. obstructionism (i.) siyasette bloke etme. obstructionist (i.) bloke eden kimse.

obstructive

(s.) engel olan. obstructively (z.) engel teşkil ederek. obstructiveness (i.) engelleme.

obstruent

(s.), (i.), (tıb.) mecraları tıkayan (madde).

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL