NE ARAMIŞTINIZ?
Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.
sonek kök fiildeki hareketi belirtme: fishing balık tutma; a singing bird ötücü kuş; drinking fountain su içilen çeşme.
i. hasadı toplama, devşirme.
f. tekrarlamak.
s. hünerli, marifetli; zeki, usta; usta işi, maharetle yapılmış. ingeniously z. maharetle, ustallkla. ingeniousness i. maharet, ustalık.
i., Fr. saf kız; sahnede saf kız rolü yapan kadın oyuncu.
i. yaratıcılık; maharet, hüner, marifet.
s. açık yürekli, samimi, candan; masum, saf. ingenuously z. açlk yüreklilikle. ingenuousness i. açlk yüreklilik.
f. midesine indirmek (yemek).
s. ayıp, şerefsiz, utandırıcı.
s., i. içeriye giren; memuriyete başlayan; i. içeri girme, başlama.
i. külçe.
f., s. kökleştirmek, yer etmek; ham iken boyamak, dokunmadan boyamak; s. kökleşmiş; ham iken boyanmış. ingrain carpet dokunmadan boyanmış halı. ingrained s. kökleşmiş, tam.
i. nankör kimse.
f. sevdirmek; sevgisini kazanmak. ingratiate oneself with a person yağcılık yaparcasına birisine sokulmak.
i. nankörlük, iyilik bilmeyiş.
s., tıb. şiddeti yavaş yavaş artan, ağırlaşan (hastalık).
i. bir karışımdaki maddelerden her biri, cüz.
i. girme, girme yetkisi; girilecek yer; astr. güneş tutulduğu zaman ayın arz gölgesi içine girmesi, bir gezegenin arz ve güneş arasından geçerken güneş dairesinde ilk görünüşü.
i. giriş, giriş hakkı.
i., sosyol üyelerinin karşılıklı bir dayanışma içinde olduğu herhangi bir grup.
s. bir şeyin içine doğru büyüyen.
s. içine batmış. ingrown nail etin içine gömülerek büyüyen ayak tırnağı, batan tırnak.
s. kasığa ait.
bak. engulf.
f. oburcasına yutmak.
Alışveriş Sepetiniz