NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

fort ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: fort
Bulunan Sonuç: 23

fort

(i). kale, hisar; istihkâm. hold the fort savunmak, müdafaa etmek; işi devam ettirmek, yürütmek.

fortalice

(i)., (ask). küçük istihkâm.

forte

(i). bir kimsenin asıl hüneri ve başlıca sıfatı.

forte

(z)., (s)., (müz). kuvvetle, çok sesle; (s). kuvvetli.

forth

(z). ileri, dışarı, dışarıya doğru. and so forth ve saire, ve başkaları. back and forth ileri geri. bring forth doğurmak; meydana getirmek, hasıl etmek, çıkarmak. from this time forth bundan böyle, bundan sonra.

forthcoming

(s)., (i). yakında çıkacak, gelecek; hazır, mevcut; (i). geliş, varış.

forthright

(s)., (z). doğru, açık; içten, samimi; (z). doğru; hemen, derhal.

forthwith

(z). hemen, derhal.

fortieth

(s)., (i). kırkıncı; (i). kırkta bir.

fortification

(i). istihkam; kuvvetlendirme, tahkim etme; istihkam yapma.

fortify

(f). istihkam haline getirmek; takviye etmek, kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, teyit etmek; alkol ilave ederek kuvvetlendirmek.

fortissimo

(s). (z)., (müz). çok kuvvetli; (z). kuvvetli sesle.

fortitude

(i). metanet sebat, tahammül. fortitudinous (s). metanetli, cesur, tahammüllü, dayanıklı.

fortnight

(i). iki hafta, on beş gün.

fortnightly

(s)., (z). on beş günde bir, iki haftada bir.

fortress

(i). istihkâm kale, hisar.

fortuitism

(i)., (fels). evrimin doğal kanunların rastlantılı sonucu olduğuna inanış.

fortuitous

(s). bir rastlantı sonucu vaki olan, tesadüfi. fortuitously (z). tesadüfen, kazara. fortuitousness, fortuity (i). tesadüf, rastlantı.

fortuna

(i). eski Romada talih tanrıçası.

fortunate

(s). talihli, bahtiyar, mesut. fortunately (z). iyi ki çok şükür, Allahtan, bereket versin.

fortune

(i). talih, baht; rastlantı, tesadüf; uğur; şans; kader, kaza, kısmet; servet, çok para. fortune hunter bilhassa evlenme yolu ile zengin olmak isteyen kimse, servet avcısı. fortuneteller (i). falcı. fortunetelling (i). falcılık. make a fortune zengin olmak, servet yapmak. soldier of fortune kiralık asker. tell one's fortune bir kimsenin falına bakmak. try one's fortune şansını denemek.

forty

(s)., (i). kırk (40, XL). forty acres 16 hektar. forty winks kısa süren uyku, şekerleme, kestirme. the roaring forties (coğr). 40° ile 49 arasındaki kuzey ve güney enlem dereceleri içinde kalan fırtınalı denizler.

fortyniner

(i). 1849da Kaliforniyaya altın aramak için giden kimse.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL