NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

eye ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: eye
Bulunan Sonuç: 28

eye

(f). bakmak, süzmek; delmek. eye narrowly dikkatle süzmek.

eye

(i). göz; (poetry) çeşm, ayn; bakış, nazar,basar; görüş; ince ayrıntıları görme yeteneği; dikkatle bakma, gözetme; göze benzer herhangi bir şey; toplanma noktası; ilmik; ilik;iğne deliği. eyed (s). gözlü: blackeyed siyah gözlü. Eyes frontl önüne bak! eye opener aydınlatan veya şaşırtan haber veya olay; (A.B.D)., argo sabahları içilen ilk içki, mahmurluk gideren içki. eye rhyme imlâsı kafiyeli olup sesçe tam kafiyeli olmayan: move,love eye shadow sürme, far. a blackeye morarmış göz. a glass eye cam göz. a jealous eye, a green eye kıskanç göz, kem gözç an eye for an eye göze göz, dişe diş. be all eyes gözünü dört açmak. castsheeps eyes âşıkane bakmak, hayranlıkla bakmak. catch one's eye dikkatini çekmek,gozüne çarpmak. give one a black eye bir yumrukta güzünü mosmor etmek, gözünü patlatmak; namusunu lekelemek; itibarını lekelemek. in the eyes of gözünde, nazarında. keep an eye on dikkat etmek, gözü üstünde olmak. keep an eye out veya peeled açıkgöz olmak. make eyes at âşıkane bakmak,(colloq). kaş göz etmek. MyeyeI inanamıyorum ! Yok canım ! Hadi hadi ! naked eye yalın göz. open one's eyes to uyarmak. ikaz etmek; aydınlatmak. red eyes kanlanmış gözler. see eye to eye tamamen aynı fikirde olmak. set eyes upon görmek. with an eye to hesaba katarak, göz önünde tutarak,düşünerek. with half an eye kolay bir tahminle, bir bakışta.

eyeball

(i). göz küresi.

eyebeam

(i). nazar, bakış.

eyebolt

(i)., (mak). gözlü cıvata, mapa.

eyebright

(i). göz otu, (bot). Euphrasia officinalis; fırazya otu; lobelya, frengi otu.

eyebrow

(i). kaş. eyebrow pencil kaş kalemi.

eyecup

(i). göz banyosu için kullanılan kadeh.

eyeful

(i). göze batan veya göz dolduran herhangi bir şey; argo güzel kız, slang bir içim su.

eyeglass

(i). gözlük; dürbünde göz camı.

eyeglasses

(i). gözlük.

eyehole

(i). göz çukuru, gözevi; delik,göz.

eyelash

(i). kirpik.

eyeless

(s). gözsüz, kör.

eyelet

(i) delik; bir deliğin etrafına geçirilen madeni bilezik; gözcük, göz deliği.

eyelid

(i). göz kapağı.

eyeservice

(i). göze görünsün diye yapılan iş; hayranlıkla seyretme.

eyeshot

(i). bakış, nazar; görüş mesafesi, rüyet.

eyesight

(i). görme yeteneği, görme duyusu; görüş mesafesi.

eyesocket

(i). göz çukuru.

eyesore

(i). göze çirkin görünen şey,çirkin şey.

eyespot

(i)., (zool). bazı aşağı cins hayvanlarda bulunan basit göz.

eyestrain

(i). göz yorgunluğu.

eyetooth

(i). köpek dişi, göz dişi.

eyewash

(i). göz banyosu; argo göz boyama.

eyewater

(i). göz banyosu, göz damlası; göz yaşı.

eyewinker

(i). kirpik.

eyewitness

(i). görgü şahidi.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL