NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

equi ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: equi
Bulunan Sonuç: 26

equi

önek eşit

equiangular

(s.) eş köşeli, eşit açılı

equidistant

(s.) eşit uzaklıkta,aynı mesafede olan.

equilateral

(i.), (s.) eş kenar; eşkenar şekil; (s.) eşkenar.

equilibrant

(i.) denge unsuru.

equilibrate

(f.) denge sağlamak, muvazene temin etmek, denkleştirmek; birbirine denk olmak, eşitolmak. equilibra'tion (i.) denge, muvazene.

equilibrist

(i.) akrobat, ip cambazı.

equilibrium

(i.) denge, muvazene; bak. balance.

equine

(s.), (i.) ata ait, ata benzer; (i.) at.

equinoctial

(s.), (i.) gece ile gündüzün eşit olduğu zamana ait, ekinoksa ait;ekvatora ait; (i.) ekvator üstünde güneşin geçtiği daire, göksel ekvator; ekinoks fırtınası.

equinox

(i.), astr. ekinoks, güntün eşitliği. autumnal equinox sonbahar noktası (21 Eylül'e rastlayan ekinoks). mean equinox ortalama ilkbahar noktası spring equinox, vernal equinox ilkbahar noktası (21 Mart'a rastlayan ekinoks).

equip

(f.) (-ped, -ping) teçhiz etmek, gerekli alet veya silâhları sağlamak, hazırlamak; donatmak, giydirmek. equipment (i.) teçhizat, levazım, donatım; kişisel bilgi veya kabiliyet.

equipage

(i.), (ask.) levazım; konak arabası (atlı).

equipoise

(i.) denge, muvazene;karşıt ağırlık, denge unsuru.

equipollent

(s.) kuvvetçe eşit müsavi; (mat.) eşdeğer, eş, muadil.

equiponderate

(f.) ağırlık yönünden eşitlemek; eşit olmak, denk gelmek.

equipotential

(s.) gücü bir olan; (elek.) aynı voltajda olan.

equiprobable

(s.) (ikisi) aynıderecede muhtemel olan.

equisetum

(i.) (çoğ. -tums, -ta) atkuyruğu, kırk kilit, (bot.) Equisetum.

equitable

(s.) tarafsız, bitaraf,adil, insaflı, haktanır; (huk.) adalet ve nısfete uygun; mahkemede müdafaası mümkün. quitableness (i.) insaf, adalet; tarafsızlık. equitably (z.) insafla, adaletle.

equitation

(i.) binicilik, atıcılık .

equity

(i.) adalet, insaf, hakkaniyet,denkserlik; (huk.) resmi kanunlara ilave edilen adalet üzerine kurulmuş kurullar ve evvelki emsal; (huk.) davalı ve davacı arasında eşitlik ve denkserlik namına verilen karar; (tic.) borç ve ipotekten sonra firma ve sahibinin hakkı.

equivalent

(s.), (i.) eşit, müsavi; muadil; (i.) muadil olan şey; eşit miktar. equivalence (i.) eşdeğerlik, denklik, eşitlik, muadil olma, tekabül, karşılama equivalently (z.) eşdeğer şeklinde, eşdeğer olarak, eşit olarak.

equivocal

(s.) kaçamaklı, şüphe kaldırır, iki anlama gelebilen; iki anlamlı,belirsiz, müphem, muğlak, kapalı equivocally (z.) şüphe kaldırır bir surette, müphem surette, kapalı olarak.

equivocate

(f.) iki anlama gelecek söz söylemek, müphem veya kaçamaklı dil kullanmak. equivoca'tion (i.) kaçamak, çift anlamlı sözle aldatma. equiv'ocator (i.) kaçamak ifade kullanan kimse. equiv'ocator'y (s.) kaçamaklı.

equivoque equivoke

(i.) çift anlam, belirsizlik, müphemiyet, kaçamak;müphem söz; kelime oyunu -er sonek -ci; -li; daha (baker, New Yorker,colder gibi).

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL