NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

end ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: end
Bulunan Sonuç: 42

end

i. uç, son, nihayet, baş; akıbet, encam; gaye, amaç, niyet, maksat, meram; sonuç netice. end for end uçları ters çevrilmiş. end on den. baş başa, tam pruvada; tos vuruşu gibi baş başa. end to end s. sıra ile veya uç uca dizilmiş. at loose ends. boşlukta, gayesiz; işsiz, ortalıkta. at ones wit's end aklı başından gitmiş, şaşırıp kalmış. from beginning to end baştan sona. from end to end bir uçtan bir. uca go off the deep end k.dili kendini zor duruma sokmak, düşünmeden ileri atılmak; çok sinirlenmek, duygusal kontrolu kaybetmek; intihar etmek. in the end sonunda, nihayetinde. He is at the end of his tether çaresizlikten kıvranıyor. Bütün imkânlarını kullanmış. keep one's end up sorumluluğunu çok iyi bilmek; kendini gayet iyi savunmak. make an end of bitirmek, son vermek; mahvetmek, işini bitirmek, öldürmek. make both ends meet geçinebilmek, geliri giderine denk gelmek, ayağını yorganına göre uzatmak. no end sonsuz, pek çok. odds and ends ufak tefek şeyler. on end dik, dikine; mütemadiyen, üst üste put an end to son vermek to the end that gayesi ile. world without end ebediyen.

end

f. bitirmek, son vermek, nihayete erdirmek; sonuna gelmek; ortadan kaldırmak, imha etmek; öldürmek; bitmek, tamam olmak, nihayete ermek; ölmek. end up bitirmek, son vermek; sonunda olmak.

end product

istihsal edilen şeyler.

end table

A.B.D. küçük masa, sehpa.

endall

i. her şeyin sonu.

endamage

f. bozmak, zarar vermek, hasara uğratmak.

endanger

f. tehlikeye atmak.

endear

f. sevdirmek. endearment i. okşama, sevgi ifade eden söz veya hareket.

endeavor

f., i. yapmaya çalışmak; gayret etmek, çalışmak; i. emek, çaba, gayret.

endemic

s., i. bir bölge veya zümreye mahsus, mahalli, her zaman görülen; i. böyle bir hastalık. endemical s. mahalli, yerli, yöresel; tıb. bölgesel ve devamlı.

endermic

s., tıb. cilt içine işleyen, cilde surülen (ilâç).

ending

i. son, nihayet, hitam; uç, baş; gram. takı, sonek.

endive

i. hindiba, Frenk salatası, bot. Cichorium endivia.

endless

s. sonsuz, ölümsüz, ebedi; namütenahi, bitmez tükenmez, sonu olmayan endlessly z. durmadan, bitmek tükenmek bilmeksizin. endlessness i. sonsuzluk, devamlılık.

endlong

z. uzunluğuna; dik, dikine. end man (eski), A.B.D., tiyatro komedyen.

endmost

s. uçtaki, en uzaktaki.

endo-

(önek) içinde.

endocardium

i., anat. kalbin iç zarı, endokard. endocardial s. kalbin içinde; kalbin iç zarına ait.

endocarp

i., bot. meyvanın iç. dokusu, endokarp.

endocrine

s., fizyol iç ifrazata ait .endocrine glands iç salgı bezleri, iç ifrazat guddeleri.

endoderm

i., zool. iç deri, bağırsağın iç tabakası.

endogamy

i. yalnız kabile veya zümre içinde evlenme. endogamous s. kabile içinde evlenen.

endolymph

i., anat. endolenfa, iç kulakta bulunan bir sıvı.

endomorph

i., mad. bir cins maden billuru içindeki diğer bir cins maden billuru; fizyol. nispeten kısa boylu, iri yapılı ve adaleli kimse, endomorfik tipte kimse.

endoparasite

i., zool. bir hayvanın iç organlarında yaşayan asalak.

endoplasm

i., biyol. protoplazmanın yumuşak iç tabakası, iç plazma.

endorse, indorse

f. çek veya poliçenin arakasına imza etmek, ciro etmek, vesika arkasına bir şey yazmak; onaylamak, uygun bulmak. endorsee' i. poliçeyi hamil, poliçeyi elinde bulunduran kimse. endor'ser i. ciranta, bir senedi ciro eden kimse.

endorsement

i. vesika arkasına atılan imza, ciro; tasdik. endorsement in full tam ciro. blank endorsement açık ciro, beyaz ciro.

endoscope

i., tıb. endoskop, vucut içi boşluklarını aydınlatarak görülmesini sağlayan alet.

endoskeleton

i., anat., zool. iç iskelet .

endosmosis

bak. osmosis.

endosperm

i., bot. endosperm, besidoku.

endospore

i., bot. (spor) zarının iç tabakası; bakt. hücre içinde yetişen cinsiyetsiz spor; iç spor.

endothermic

s., kim. endotermik, ısı alan, hararet alıcı

endow

f., with ile irat bağlamak; bahşetmek, ihsan etmek, vakfetmek. endowed with malik, haiz. endowment i. Allah vergisi, doğuştan gelen özel kabiliyetler; bağış, teberru, vakıf, okul ve hastane gibi kurumların iane olarak toplanmış sermayesi. endowment insurance belirli bir sürenin bitiminde belirli bir meblâğın ödenmesini on gören sigorta.

endpapers

i., matb. kitaplar; baş ve sonlarındaki boş yapraklar.

endpiece

i. uçtaki parça, uç, baş.

endue , indue

f. giymek; giydirmek, teçhiz etmek; vermek, tevdi etmek.

endurance

i. tahammül, sabır, dayanma, kaldırma, tahammül gücü.

endure

f. dayanmak, tahammül etmek, çekmek, kaldırmak, katlanmak; devam etmek, sürmek. endurable s. katlanılabilir, dayanılabilir.

enduring

s. dayanıklı, sabırlı, tahammüllü; ebedi, devamlı.

endways , -wise

z. dik, dikine; ucu ileriye doğru; uzunluğuna.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL