NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

eg ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: eg
Bulunan Sonuç: 25

eg

(kıs). exempli gratia (Lat). for example meselâ, örneğin.

egad

ünlem Yahu ! Hey mübarek !

egalitarian

(s)., (i). siyasal ve sosyal eşitlikle ilgili; (i). siyasal ve sosyal eşitliğe inanan kimse.

egg

(i). yumurta, tohum; yumurta biçiminde herhangi bir şey; (mec). tasarı, taslak; (A.B.D)., argo herif; (A.B.D)., argo bomba, torpido. egg timer yumurtanın kaynama zamanını ölçmekte kullanılan saat gibi bir alet. egg white yumurta akı. a bad egg argo ciğeri beş para etmez adam. Easter egg Paskalya yumurtası. fried egg sahanda yumurta, yağda pişirilmiş yumurta. hardboiled egg lop yumurta, çok kaynamış yumurta. Iay an egg yumurtlamak; (A.B.D)., argo fiyasko vermek. put all one's eggs in one basket varını yoğunu tehlikeye atmak; bütün sermayesini bir işe yatırmak. scrambled eggs çırpılarak yağda pişirilen yumurta. sit on eggs kuluçkaya yatmak; endişeli olmak. soft boiled egg rafadan yumurta, az kaynamış yumurta. tread on eggs nazik bir durumda dikkatli olmak.

egg

(f)., (gen). on ile tahrik etmek, kışkırtmak, teşvik etmek.

egg

(f). pişirmeden önce üzerine çırpılmış yumurta sürmek; (A.B.D). (k).dili birinin kafasına çürük yumurta atmak.

egganddartpattern

(mim). binaların cephelerini süslemek için silmelerin yüzeyine süs olarak yapılan yumurta ve kargı seklinde kabartmalar, beyzi mimari süsleme.

eggbeater

(i). yumurta çırpma teli.

eggcup

(i). yumurtalık.

egghead

(i)., (A.B.D)., argo, alay aydın, kültürlü ve zeki kimse.

eggnog

(i). çırpılmış yumurtayla şeker ve sütten yapılan bir içecek; bunlara viski katılarak meydana gelen içki.

eggplant

(i). patlıcan, (bot). Solanum melongena.

eggshaped

(s). yumurta biçiminde oval, beyzi.

eggshell

(i)., (s). yumurta kabuğu; (s). kolay kırılır, nazik, ince; uçuk sarı veya fildişi.

eglantine

(i). kokulu bir yabani gül, (bot). Rosa rubiginosa.

ego

(i). ruh ve bedenden ibaret insan; (fels). hisseden, düşünen ve iradesini kullanan kimse; (psik). ben, ego; (k).dili kendini beğenmişlik.

egocentric

(s). kendini merkez olarak alan, başka kişileri veya şeyleri kendi durumuna göre düşünen; (fels). kişinin algıladığı şekilde varlığı olan.

egoism

(i). bencillik, egoizm, hodbinlik hodkâmlık, yalnız kendi öz varlığını düşünme ve sevme; kendini beğenmişlik; (fels). yalnız kişisel bilincin bilindiğini iddia eden doktrin; kişisel çıkarların ahlâkın esası olduğunu öne süren görüş, davranışların doğrudan doğruya kişisel çıkarlar tarafından harekete getirildiği görüşü. egoist (i). bencil, egoist, yalnız kendini düşünen kimse; kendini beğenmiş ve kibirli kimse. egoistic (s). kendini fazla düşünen, bencil, hodkâm. egoistically (z). bencillikle, egoistçe.

egotism

(i). kendinden çok bahsetme, egotizm, kendini beğenmişlik, övünme; hodbinlik, bencillik. egotist (i). kendinden çok bahseden övüngen kimse; bencil kimse. egotistical (s). kendini beğenen; bencil. egotistically (z). kendini överek; bencillikle.

egregious

(s). fevkalade kötü, çok fena. egregiously (z). kötülükle. egregiousness (i). göze batar derecede fena ahlâklı oluş, kötülük.

egress

, egression (i). dışarı çıkma, gitme, gidiş; çıkış kapısı; çıkış müsaadesi.

egret

(i). küçük beyaz balıkçıl, buna benzer bir balıkçıl; sorguç, kuş tepeliği. Iittle egret küçük beyaz balıkçıl, (zool). Egretta garzetta.

egurgitate

(f). kusup çıkartmak.

egypt

(i). Mısır. Egyptian (s)., (i). Mısır'a ait; (i). Mısırlı; eski Mısır dili.

egyptology

(i). eski Mısır uygarlığını inceleyen ilim kolu. Egyptologist (i). bu uygarlığı inceleyen kimse.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL