NE ARAMIŞTINIZ?

Limasollu Naci İngilizce Eğitim Setleri ve Online İngilizce Kursu Bir Arada

bur ne demek Türkçe anlamı

Türkçe İngilizce sözlükte arama yapmak için ise tıklayabilirsiniz.


A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z
Aranan Kelime: bur
Bulunan Sonuç: 57

bur

bak. burr.

burble

f., i. fıkırdamak, mırıldanmak;i fıkırtı, mırıltı; hav. kanadın kenarındaki hava çalkantısı.

burbot

i. morina balığına benzer bir balık, zool. Lota lota.

burden

i., f. yük, ağırlık; sorumluluk, mesuliyet; yük taşıma kapasitesi; f. yüklemek; yüklenmek, sıkıntı vermek; üstüne çullanmak. burden of proof ispat kulfeti, ispat etme mecburiyeti. burdensome s. külfetli, sıkıntı verici.

burden

i. esas konu, ana fikir; nakarat. burden of a song bir şarkının nakarat kısmı.

burdock

i. dulavratotu, bot. Arctium lappa.

bureau

i. büro, yazıhane, acente, daire, şube; çekmece, çekmeceli dolap; ing. yazı masası, yazıhane.

bureaucracy

i. bürokrasi, devlet dairelerine mahsus formaliteler, kırtasiyecilik; devlet memurları.

bureaucrat

i. devlet dairesinde memur olan kimse; kırtasiyeci.

burette

i., kim. büret, sıvı ölçmeye mahsus cam tüp.

burg

i., A.B.D., k.dili kasaba, ufak şehir.

burgage

i., (eski), huk. birkaç çeşit gayri menkul mülk hakkı.

burgee

i. yatlarda kullanılan ucu çatallı bayrak, çatal gidon.

burgeon

i., f. tomurcuk, filiz; f. tomurcuk ve filiz vermek, sürmek.

burgess

i. kasaba veya nahiyede oturan kimse; tar. ingiltere parlamentosundaki kasaba, nahiye veya üniversite temsilcisi.

burgh

i. iskoçya'da kasaba.

burgher

i. kasabada oturan vatandaş, kasaba sakini.

burglar

i. ev soyan hırsız .burglar alarm hırsıza karşı konan alarm tertibatı.burglar proof hırsıza karşı emniyet tertibatı olan.

burglarious

ait, ev soygunuyla ilgili.

burglarize

f. k.ili ev soymak.

burglary

i.ev soyma, hırsızlık.

burgle

f. k.ili ev soymak.

burgomaster

i.Hollanda, Almanya veya Avusturya'da belediye başkanı.

burgoo

i.yulaf ezmesi; A.B.D., leh. etli çorba; çorba ziyafeti.

burgrave

i., (Alman) tar. hisar muhafızı; bir kale veya şehrin babadan oğula geçen valilik makamı.

burgundy

i. Fransa'da bir eyaletin ismi, Burgonya; burada yapılan şarap.

burial

i. gömme, defin, cenaze töreni. burial ground mezarlık, kabristan. burial service cenaze töreni.

burin

i. hakkak kalemi.

burke

f. boğmak, vücutta iz bırakmadan öldürmek; dolambaçlı bir davranışla bir seyden sıyrılmak.

burl

i., f. kumaş veya iplikte rastlanan düğüm; yumru, ağaç ,gövdesinde oluşan yumru; f. dokunmuş kumaştan düğümleri temizlemek.

burlap

i. çuval bezi, kenevirden dokunmuş kumaş.

burlesque

s., i., f. hicvederek güldüren; gülünç, komik; i. hicviye, taşlama; f. hicvetmek, alaya almak, taklidini yapmak. burlesque show A.B.D. striptizli ve taşlamalı gösteri.

burly

s. iriyarı, kocaman, sağlam yapılı; palavracı.

burma

i. Birmanya. Burmese s., i. (tek. ve çoğ.)Birmanyalı; i. Birmanya dili.

burn

f. yanmak, yanıyor gibi olmak, alev alev olmak; ışık saçmak; parıldamak; tutuşmak; yakmak, tutuşturmak; kavurmak; pişirmek : A.B.D., (argo) aldatmak; A.B.D., (argo) elektrikle idam etmek. burn the candle at both ends kuvvetini fazla israf etmek. burn the midnight oil geceyi gündüze katmak, geç vakte kadar çalışmak. burn one's bridges behind oneself geri dönmemek üzere bir işe atılmak burn one's fingers (bir şeyden) ağzı yanmak. burn up yakıp bitirmek; yanıp bitmek. His ears are burning Kendisi yokken methediliyor.

burn

i. yanık, yanık yeri; pişirme (tuğla veye kiremit); iskoç çay, ırmak, dere.

burner

i. yakıcı şey, yakan kimse; gaz memesi, bek.

burnet

i. mesine, küçük mesine, salatalık sebze, bot. Sanguisorba. great burnet aptes bozan otu, bot. Poterium officinale.

burning

i., s. yakma, yakış; fırınlama; s. yanan, yanıcı; üzerinde çok münakaşa edilen, hararetli. burning glass pertavsız. burning point yanma noktası. fokus burning question hararetli sorun. burning shame rezalet, büyük ayıp.

burnish

f., i. cilalamak; parlatmak; i. cilâ, parlaklık revnak. burnisher i. cilâcı perdahçı; mühre perdah kalemi.

burnout

i. roketde yanmanın bitmesi.

burnsides

bak. sideburns.

burnt

bak. burn; s. yanık, yanmış. burnt offering tanrılara kurban edilmek üzere yakılan hayvan. burnt orange kırmızımsı sarı renk. burnt sienna kırmızımsı kahverengi boya. burnt umber kırmızıya çalan kahverengi boya.

burp

i., f., A.B.D. k.dili geğirme; f. geğirmek.

burr

i. bazı meyva tohumlarının dikenli kabuğu; kozak, kozalak; sırnaşık adam; çapak, pürüz; ayla, hale; dişçi. frez, ufak daire testeresi; kalem pürüzü; çiğ ipekten kalan iplik; r harfinin titrek olarak söylenmesi; bir çeşit sert değirmen taşı.

burro

i. eşek merkep.

burrow

i., f. oyuk, in, yuva; barınak, sığmak; f. tünel kazmak, yuva yapmak, oyuk açmak; bir oyuk veya yuvada gizlenmek.

bursa

i., zool. kese, bursan.

bursar

i. muhasebeci, veznedar (özellikle bir yüksek okulda).

bursary

i. manastır veznedarlığı; iskoç bir kolej tarafından verilen burs.

bursitis

i., tıb. bursan iltihaplanması.

burst

i., f. patlama, çatlama, ileri atılma; mermi atılması; bir el silah atımında yapılan atış; açılma; göz önüne serilme; f. yarılmak, ayrılmak, ileri fırlamak; boşanmak (göz yaşı, kahkaha); had safhaya gelmek; gözle görülür hale gelmek; patlatmak, birdenbire kırmak.

burthen

bak. burden.

burton

i., den. takım, alet, edevat, palanga.

burundi

i. Burundi.

bury

f. gömmek, defnetmek; gizlemek, saklamak, örtmek, ölüm sonucu ile kaybetmek; bertaraf etmek. bury the hatchet geçmişi unutup barış yapmak. bury one's sorrows kederini saklamak, bağrına taş basmak.

burying

i. gömme, defnetme. burying ground burying place mezarlık, kabristan; mezar, kabir.

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL