NE ARAMIŞTINIZ?

A’dan Z’ye En Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

 İngilizce kelime öğrenmek aslında çok eğlenceli bir çalışmadır

İngilizce kelimeler her dilde olduğu gibi İngilizcenin de temelini oluşturmaktadır. İngilizce öğrenirken başarıya hızlı ve kolay ulaşmak için yapılacak başlıca iki konu vardır. Bol İngilizce kelimeler öğrenmek ve ana gramer kurallarına öncelikle hakim olmak. Bu iki konu birbirini tamamlar. İngilizce gramerini bilmezseniz konuşurken sırası geldiğinde öğrendiğiniz kelimeleri yerinde kullanamazsınız. Veya gramer kurallarını iyi bilirseniz, fakat kelime bilginiz yetersiz ise yine söylemek istediklerinizi tam olarak ifade edemezseniz. Ancak bu sözlerimizden İngilizce öğrenmenin zor olduğu anlamını sakın çıkarmayın. Hem gramer öğrenmek hem de bildiğiniz İngilizce kelimeleri çoğaltmak aslında bir arada olur.

 İngilizce kelimeleri severek öğrenmenin yolunu keşfedin

İngilizce kelimeler en iyi cümle içinde öğrenilirler. Ayrıca kelime bilginiz ilerledikçe grameri öğrenmeniz de kolaylaşır. Sonuçta İngilizce kelimeler öğrenmek ve İngilizce gramer öğrenmek ikisi de birbirini tamamlayanİngilizce kelimeler en iyi cümle içinde öğrenilirler. Ayrıca kelime bilginiz ilerledikçe grameri öğrenmeniz de kolaylaşır. Sonuçta İngilizce kelimeler öğrenmek ve İngilizce gramer öğrenmek ikisi de birbirini tamamlayan zevkli uğraştır. Sizin yapmanız gereken İngilizce’yi bir ders gibi değil, eğlenceli bir hobi gibi görmektir. Bu gerçekten de böyledir. 'İnsan, en iyi sevdiği işi yapar.' Sözü çok doğrudur. İngilizce’yi bir hobi olarak görüp, onu yaşantınızın eğlenceli bir parçası haline getirirseniz, hem İngilizce kelime bilginiz hem de grameriniz hızla mükemmele doğru ilerleyecektir.

İngilizce kelimeleri doğru kullanmak sanattır

Her dilde olduğu gibi İngilizce’de de şiir sanatı, edebiyat sanatı ve müzik gibi konuların temeli, kelimeleri tam, yerinde ve doğru olarak kullanmaktan geçer. Aşağıda 1960 ve 70’lerde çok sevilen Be Gees grubunun 1967’de hit olan Words (Kelimeler) isimli parçasının sözlerini ve çevirisini veriyoruz. Kelimelerin önemini vurgulayan bu güzel ve duygu yüklü parçanın popüler oluşundan yaklaşık 50 sene sonra müziğinin ve sözlerinin, sizlerin de çok beğenisini kazanacağını düşünüyoruz.
 

Words - Kelimeler

Video Süresi: 4:02
 

Smile an everlasting smile
A smile can bring you near to me
Don't ever let me find you down
Cause that would bring a tear to me

 

Gülümse, sonsuza kadar gülümse
Bir gülümseyiş bizi yakınlaştırır
Hiçbir zaman beni terk etme
Çünkü bu beni gözyaşlarına boğar

 

This world has lost its glory
Let's start a brand new story now, my love
Right now, there'll be no other time
And I can show you how, my love

 

Bu dünya artık kıymetini kaybetti
Gel yeni bir başlangıç yapalım
Şimdi sevgilim, tam şimdi
Başka bir zamanımız olmayacak
Ve seni ne kadar sevdiğimi göstereyim



Talk in everlasting words
And dedicate them all to me
And I will give you all my life
I'm here if you should call to me

 

Sonsuza kadar sürecek kelimelerle söylüyorum
Ve hepsini kendimize adıyorum
Sana bütün hayatımı vereceğim
Eğer çağırırsan, her zaman buradayım

 

You think that I don't even mean
A single word I say
It's only words, and words are all I have
To take your heart away

 

Sana söylediğim bir tek kelimeye bile inanmıyorsun
Benim sahip olduğum tek şey
Sadece kelimeler (sözcükler)
Kalbini kazanmak için sana verebileceğim tek şey kelimeler (sözcükler)



It's only words, and words are all
I have To take your heart away

Benim sahip olduğum tek şey Sadece kelimeler (sözcükler)
Kalbini kazanabilmek için sana verebileceğim tek şey kelimeler (sözcükler)

 

Şimdi en çok kullanılan 1300 İngilizce kelimeyi alfabetik bir sırayla görelim.

A harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
ability    kabiliyet, yetenek (isim)
about    hakkında, hemen hemen (edat)
above    üzerine, yukarısında (zarf)
abroad    yurt dışında (zarf)
accept    kabul etmek (fiil)
accident    rastlantı, kaza (isim)
according to    buna göre (edat)
achieve    başarmak, elde etmek, ulaşmak (fiil)
across    karşısında (edat), çapraz, karşı karşıya (zarf)
act    davranmak, hareket etmek (fiil), rol (isim)
action    eylem, hareket, çalışma (isim)
active    aktif, etkin (sıfat)
activity    etkinlik, faaliyet (isim)
actually    aslında, gerçekten, sahiden (zarf)
add    eklemek, ilave etmek (fiil)
address    adres yazmak, hitap etmek (fiil), adres (isim)
adult    yetişkin kişi (isim)
advantage    avantaj, fayda, menfaat (isim)
adventure    macera, serüven (isim), tehlikeye atılmak (fiil)
advertise    reklam yapmak, duyurmak, ilan etmek (fiil)
advertisement    reklam, tanıtım, duyuru (isim)
advertising    reklamcılık, ilan (isim)
advice    tavsiye etmek, fikir vermek (fiil), öğüt (isim)
affect    etkilemek, gibi davranmak (fiil)
afraid    korkan, korkmuş (sıfat)
after    sonra (zarf), ardından (edat)
again    tekrar, yeniden (zarf)
against    karşısında, karşı (edat)
age    yaş, çağ (isim), yaşlanmak (fiil)
ago    önce (sıfat)
agree    aynı fikirde olmak, anlaşmak (fiil)
air    hava (isim), havalandırmak, yayına girmek (fiil)
airline    havayolu (isim)
airport    havalimanı (isim)
alive    canlı, yaşayan, hayatta (sıfat)
all    tüm, bütün, hepsi (isim), hepsi (zarf)
all right    tamam, elbette (sıfat)
allow    izin vermek, kabul etmek (fiil)
almost    aşağı yukarı, hemen hemen, yaklaşık olarak (zarf)
alone    sadece, yalnız (sıfat), tek başına (zarf)
along    boyunca, beraberine, yanına (zarf)
already    zaten, çoktan, halihazırda (zarf)
also    ayrıca, yine, da (zarf)
alternative    alternatif, çare, şık (isim)
always    hep, her zaman, daima (zarf)
amazing    şaşırtıcı (sıfat), şaşırtma (isim), hayrete düşürücü (sıfat)
among    arasına, arasında, arasına (edat)
amount    miktar, tutar, meblağ (isim)
ancient    antik, eski, antika (sıfat)
and    ile, ve (bağ.), sonra (zarf)
angrily    hiddetle, hışımla, öfkeyle (zarf)
angry    kızmış, sinirli, hiddetli (sıfat)
animal    hayvan (isim), hayvani (sıfat)
another    öbür (sıfat), başka (zamir), ikinci bir (sıfat)
answer    yanıt vermek, cevaplamak, cevap vermek (fiil)
any    bazı, her (sıfat)
any more    başka, daha fazla, daha fazla başka (zarf)
anybody    kimse, hiç kimse (zamir), herhangi biri (isim)
anyone    hiç kimse, kimse, herhangi bir kimse (zamir)
anything    hiçbir şey, her şey, bir şey (zamir)
anyway    neyse, her neyse, hem (zarf)
anywhere    nerede olursa olsun, herhangi bir yer, herhangi bir yerde (zarf)
apartment    daire, apartman katı, apartman dairesi (isim)
appear    belli olmak, görünmek, belirmek (fiil)
appearance    dış görünüş, görünüm, görünüş (isim)
apply    uygulamak, başvurmak, müracaat etmek (fiil)
April    nisan, yılın dördüncü ayı, nisan ayı (isim)
architect    mimar (isim), yapmak, tasarlamak (fiil)
architecture    mimarlık, inşaat, yapı (isim)
area    alan, saha, bölge (isim)
argue    tartışmak, çekişmek, göstergesi olmak (fiil)
argument    argüman, tartışma, sav (isim)
arm    kol (isim), sarılmak, destek olmak (fiil)
army    ordu, kalabalık, topluluk (isim)
around    civarında, çevrede, etrafında (zarf)
arrange    ayarlamak, düzenlemek, hazırlanmak (fiil)
arrangement    ayarlama, aranjman, düzenleme (isim)
arrive    varmak, ulaşmak, gelip çatmak (fiil)
art    sanat, beceri, maharet (isim)
artist    artist, sanatkar, sanatçı (isim)
as    olarak (zarf), gibi (edat), dahi (zarf)
ask    soru sormak, istemek, çağırmak (fiil)
asleep    uyuyan, tembel, uyuşuk (sıfat)
assistant    asistan (isim), yardımcı (sıfat)
at    üzere, nezdinde (zarf), haliyle (edat)
attack    saldırmak, hücum etmek (fiil), atak (isim)
attend    katılmak, iştirak etmek, hazır bulunmak (fiil)
attention    özen, ilgilenme, ilgi (isim)
attractive    cazibeli, cazip, çekici (sıfat)
audience    izleyiciler veya dinleyiciler topluluğu, seyirci, izleyici (isim)
August    ağustos, yılın sekizinci ayı, ağustos ayı (isim)
aunt    hala, teyze, yenge (isim)
author    yazar (isim), yazmak (fiil), muharrir (isim)
autumn    sonbahar, güz, hazan (isim)
available    elde hazır bulunan, boş, mevcut (sıfat)
average    ortalama (isim), ortalamasını bulmak, belirli bir miktar tüketmek (fiil)
avoid    önlemek, kaçınmak, sakınmak (fiil)
award    ödüllendirmek, ödül vermek (fiil), mükafat (isim)
away    uzak (sıfat), uzağa, uzakta (zarf)
awful    berbat, sunturlu, müthiş (sıfat)

 


B harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
baby    yavru, bebek (isim), şımartmak (fiil)
back    art, arkalık, sırt (isim)
background    arka plan, fon (isim)
bad    kötü, fena, bozuk (sıfat)
badly    kötü bir şekilde, ağır, berbat bir şekilde (zarf)
bag    poşet, torba, çanta (isim)
ball    balo, yumak, bilye (isim)
band    bant, bando, şerit (isim)
bank    banka (isim), önlemek, kümelenmek (fiil)
bar    çubuk, demir çubuk, baro (isim)
baseball    beysbol, beyzbol, beysbol topu (isim)
based    esaslı, yerleşik, temeli (sıfat)
basketball    basketbol, basket topu, sepettopu (isim)
bath    yıkanmak (fiil), banyo (isim), banyo yapmak (fiil)
bathroom    tuvalet, banyo, banyo odası (isim)
beach    sahil, kumsal, plaj (isim)
bean    fasulye, dost, tohum (isim)
bear    dayanmak, katlanmak, taşımak (fiil)
beat    vurmak, dövmek, yenmek (fiil)
beautiful    güzel, tatlı, ahım şahım (sıfat)
become    haline gelmek, olmak, dönüşmek (fiil)
bed    yatak (isim), gömmek, oturtmak (fiil)
before    evvel, önce (edat), daha önce (zarf)
begin    başlatmak, başlamak, began - begun (fiil)
beginning    başlangıç (isim), baş (sıfat), ilk adım (isim)
behave    davranmak, davranmak (fiil), hizaya gelmek (fiil)
behaviour    davranış, davranış, hareket tarzı (isim)
behind    ardındaki (sıfat), arkaya, geriye (zarf)
believe    inanmak, inanmak, kanmak (fiil)
below    alttaki, aşağıdaki (sıfat), altta (zarf)
belt    kayış, kuşak, kemer (isim)
best    en iyi (sıfat), geçmek, baskın çıkmak (fiil)
better    daha iyi (sıfat), iyileştirmek, ıslah etmek (fiil)
between    arasında, arasına, ortada (zarf)
bicycle    bisiklet (isim), bisiklet kullanarak gitmek, bisikletle gezmek (fiil)
big    iri, büyük, kapı gibi (sıfat)
bike    bisiklete binmek (fiil), bisiklet (isim), bisiklet sürmek (fiil)
bill    senet, fatura (isim), ilan etmek (fiil)
bin    çöp kutusu (isim), ambarlamak, çöpe atmak (fiil)
biology    yaşambilim, biyoloji (isim)
birth    doğum, kaynak, doğum (isim)
biscuit    bisküvi, gevrek, bisküvi (isim)
blank    boşluk (isim), boş (sıfat), silmek (fiil)
blonde    sarışın (sıfat), sarışın kız, sarı (isim)
blood    kan, kan bağı, dem (isim)
blow    esmek, üflemek (fiil), darbe (isim)
board    binmek, tahta döşemek (fiil), kurul (isim)
boat    tekne, bot, kayık (isim)
boil    haşlamak, kaynamak (fiil), çıban (isim)
book    ayırtmak (fiil), kitap (isim), deftere işlemek (fiil)
boot    bot, çizme (isim), kovmak (fiil)
bored    sıkılmış, delinmiş, bıkkın (sıfat)
boring    bıktırıcı, bıktıran, sıkıcı (sıfat)
born    doğan, doğuştan, doğmuş (sıfat)
borrow    ödünç almak, ödünç almak, alıntı yapmak (fiil)
boss    patron (isim), patronluk yapmak, idare etmek (fiil)
bottle    şişe (isim), susturmak, şişelemek (fiil)
bottom    dip, alt (isim), bir temel üzerine yerleştirmek (fiil)
bowl    tas, çanak, kase (isim)
box    kutu (isim), boks etmek, yumruk atmak (fiil)
boy    delikanlı, erkek çocuk, oğlan (isim)
boyfriend    erkek arkadaş, flört, sevgili (isim)
bread    ekmek (isim), pane etmek (fiil), geçim (isim)
break    kopmak, kırmak, bozmak (fiil)
bridge    köprü (isim), köprü kurmak, köprü yapmak (fiil)
bright    parlak, muhteşem, şaşaalı (sıfat)
brilliant    nefis, parlak, muhteşem (sıfat)
bring    getirmek, brought - brought, neden olmak (fiil)
broken    arızalı, kırılmış, kırık (sıfat)
brother    kardeş, erkek kardeş (isim)
brown    kahverengi (sıfat), kızarmak (fiil), karartmak (fiil)
brush    fırçalamak (fiil), fırça (isim), süpürmek (fiil)
build    inşa etmek, built - built, bina etmek (fiil)
building    inşaat, bina, yapma (isim)
burn    yakmak, yanmak, burned/burnt - burned/burnt (fiil)
bus    otobüs (isim), otobüsle taşımak, otobüsle gitmek (fiil)
business    işletme, iş, iş kuruluşu (isim)
busy    işlek, meşgul, faal (sıfat)
but    ancak, fakat (bağ.), itiraz (isim)
butter    tereyağı (isim), tereyağı sürmek, yağ sürmek (fiil)
button    düğme, tuş (isim), iliklemek (fiil)
buy    ısmarlamak, satın almak, almak (fiil)
by    geçecek biçimde, yakın, evde (zarf)
 

 

C harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
cafe    kafe, bar, kahve (isim)
cake    kek, pasta (isim), kabuklaşmak (fiil)
call    çağırmak, telefon açmak, telefon etmek (fiil)
camera    fotoğraf makinesi, kamera, fotograf makinesi (isim)
camp    kamp yapmak, kamp kurmak (fiil), kamp (isim)
camping    kamp yapma, kamp, kampçılık (isim)
can    olabilmek, kovmak, konservelemek (fiil)
capital    sermaye, başkent, kapital (isim)
car    otomobil, araba, kabin (isim)
card    kart, iskambil kağıdı (isim), fişlemek (fiil)
care    önem vermek, aldırmak, umursamak (fiil)
career    kariyer (isim), hız yapmak, son hızda gitmek (fiil)
careful    itinalı, dikkatli, özenli (sıfat)
carefully    özenle, idareli biçimde, itinayla (zarf)
carpet    halı (isim), kaplamak, azarlamak (fiil)
carry    taşımak, sürüklemek, elde etmek (fiil)
cartoon    karikatürize etmek, karikatür çizmek, mizah amaçlı çizim yapmak (fiil)
case    dava, kasa, kılıf (isim)
cash    nakit, peşin para (isim), peşin (sıfat)
cat    kedi (isim), istifra etmek, kusmak (fiil)
catch    yakalamak, yetişmek (fiil)
cause    sebebiyet vermek, sebep olmak, yol açmak (fiil)
celebrity    ünlü kişi, şöhret, ünlü kimse (isim)
centre    merkez (isim), merkezde toplanmak, konsantre olmak (fiil)
century    asır, yüzyıl, asır (isim)
certain    kesin, belirli, belli (sıfat)
certainly    muhakkak, kesinlikle, elbette (zarf)
chair    koltuk, sandalye, iskemle (isim)
chance    olanak, ihtimal, şans (isim)
change    değişmek, değiştirmek (fiil), değişiklik (isim)
charity    hayır, hayırseverlik, hamiyet (isim)
chart    çizelge (isim), göstermek, haritaya almak (fiil)
chat    muhabbet, sohbet (isim), söyleşmek (fiil)
cheap    ucuz (sıfat), ucuzlatmak (fiil), değersiz (sıfat)
check    denetlemek, kontrol etmek (fiil), kontrol (isim)
cheese    peynir, peynir kalıbı, meyve konservesi (isim)
chef    aşçı, aşçıbaşı, şef (isim)
chemistry    yapı, madde yapısı, kimya (isim)
chicken    tavuk, piliç (isim), korkak davranmak (fiil)
child    evlat, çocuk, ürün (isim)
chocolate    çikolata, çikolatalı şekerleme (isim), çikolatadan yapılmış (sıfat)
choice    tercih, seçenek, ayırma (isim)
choose    seçmek, chose - chosen, ayırmak (fiil)
circle    halka, daire, çember (isim)
city    kent, şehir, metropol (isim)
class    ders, sınıf (isim), saymak (fiil)
classical    klasik, klas, eski dile ait (sıfat)
classroom    sınıf, dershane, derslik (isim)
clean    temizlemek (fiil), temiz (sıfat), temizlenmek (fiil)
clear    belirgin, açık, net (sıfat)
clearly    açık bir biçimde, açıkça, ayan beyan (zarf)
clever    zeki, akıllı, cin gibi (sıfat)
climate    iklim, çevre, şartlar (isim)
climb    tırmanmak (fiil), tırmanış (isim), çıkmak (fiil)
clock    saat (isim), saat tutmak, ölçmek (fiil)
close    kapamak, kapatmak (fiil), yakın (sıfat)
closed    kapalı, yumuk, kapanmış (sıfat)
clothes    giysi, elbise, esvap (isim)
clothing    giysi, giyim, giyim eşyası (isim)
cloud    bulut (isim), karartmak, bozmak (fiil)
coach    otobüs (isim), eğitmek, hazırlamak (fiil)
coast    sahil, kıyı, deniz kıyısı (isim)
coat    kaplamak (fiil), kaban, mont (isim)
code    şifrelemek, kodlamak (fiil), şifre (isim)
coffee    kahve, kahvehane, kıraathane (isim)
cold    soğukluk (isim), soğukkanlı, soğuk (sıfat)
colleague    meslektaş, görevdaş, görevdeş (isim)
college    yüksekokul, kolej, üniversite (isim)
colour    renk, boya (isim), yüzü kızarmak (fiil)
column    sütun, kolon, destek (isim)
come    gelmek, came - come, gelip dayanmak (fiil)
comedy    komedi, güldürü, komik olaylar (isim)
comfortable    rahat, rahatlatıcı, teselli edici (sıfat)
comment    yorumlamak (fiil), yorum (isim), açımlamak (fiil)
common    alışılmış, alelade, yaygın (sıfat)
community    halk, camia, topluluk (isim)
company    bölük, şirket, firma (isim)
compare    mukayese etmek, kıyaslamak, karşılaştırmak (fiil)
compete    rekabet etmek, yarışmak, kapışmak (fiil)
competition    yarışma, müsabaka, rekabet (isim)
complain    yakınmak, şikayet etmek, sızıldanmak (fiil)
complete    tamamlamak (fiil), tam, bütün (sıfat)
completely    büsbütün, tamamen, komple (zarf)
computer    bilgisayar, kompüter, elektronik beyin (isim)
concert    konser (isim), anlaşmak, birlikte hareket etmek (fiil)
condition    şartlandırmak (fiil), hal, koşul (isim)
conference    konferans (isim), konferans yapmak (fiil), müzakere (isim)
connect    bağlamak, bağlanmak, birleşmek (fiil)
connected    bağlı, alakadar, akraba (sıfat)
consider    durumu değerlendirmek, dikkate almak, göz önünde bulundurmak (fiil)
contain    kapsamak, içermek, zaptetmek (fiil)
context    bağlam, kaynak, durum (isim)
continent    kıta, kıta, anakara (isim)
continue    devam ettirmek, sürmek, sürdürmek (fiil)
control    denetlemek, kontrol etmek (fiil), kontrol (isim)
conversation    konuşma, sohbet, muhabbet (isim)
cook    yemek pişirmek, pişirmek (fiil), aşçı (isim)
cooking    yemek pişirme, mutfak, pişim (isim)
cool    soğutmak (fiil), serinlik (isim), serin (sıfat)
correct    düzeltmek (fiil), doğru (sıfat), haddini bildirmek (fiil)
correctly    doğru, doğru şekilde, uygun biçimde (zarf)
cost    mal olmak (fiil), masraf, ücret (isim)
count    saymak (fiil), sayı (isim), hesaba katmak (fiil)
country    yurt, memleket, ülke (isim)
couple    eşleştirmek (fiil), çift (isim), birleşmek (fiil)
course    kurs, izlenen yol, rota (isim)
cousin    kuzen, teyze oğlu/kızı, amca oğlu (isim)
cover    örtmek, kaplamak (fiil), kılıf (isim)
cow    inek (isim), korkutmak, posta koymak (fiil)
crazy    deli, çıldırmış, çılgın (sıfat)
cream    kaymak, krema, krem (isim)
creative    yaratıcı (sıfat), halik (isim), neden olan (sıfat)
credit    kredi (isim), bir krediyi hesabına geçirmek, inanmak (fiil)
crime    suç (isim), suçlu bulmak, cezalandırmak (fiil)
criminal    sabıkalı (isim), suçlu, müthiş (sıfat)
cross    karşıya geçmek (fiil), çarmıh, haç (isim)
crowd    kalabalık (isim), üşüşmek, ısrar etmek (fiil)
cry    haykırmak, ağlamak (fiil), ağlama (isim)
culture    kültür, geliştirilmiş olan biçimi, terbiye (isim)
cup    kupa, fincan (isim), kavramak (fiil)
cupboard    dolap, büfe, yüklük (isim)
curly    kıvırcık, ondüle, kıvırcık (sıfat)
customer    müşteri, alıcı, tip (isim)
cut    kesmek (fiil), pay, kesik (isim)
cycle    devir, çevrim (isim), pedal çevirmek (fiil)
 

 

D harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
daily    günlük, gündelik (sıfat), geçim (isim)
dance    dans etmek (fiil), dans (isim)
dancer    dansöz, dansçı, rakkase (isim)
dancing    dans etme (isim), dans (sıfat), oynama (isim)
danger    tehlike, risk, varta (isim)
dangerous    tehlikeli, çekinceli, riskli (sıfat)
dark    karanlık (isim), koyu (sıfat), belirsizlik (isim)
data    veri, bilgi, girdi (isim)
daughter    kız çocuk, kız evlat, ilişki (isim)
day    gün, dönem, gündüz (isim)
dead    ölü, cansız, çok (sıfat)
deal    davranmak (fiil), dağıtmak, iş yapmak (fiil)
dear    sevgili (sıfat), canım (ünl.), tatlı kimse (isim)
decide    karar vermek, belirlemek, azmetmek (fiil)
decision    karar, yargı, emir (isim)
deep    derin (sıfat), deniz (isim), derince (sıfat)
definitely    kesinlikle, tamamen, elbette (zarf)
degree    derece, rütbe, aşama (isim)
delicious    nefis, leziz, lezzetli (sıfat)
dentist    dişçi, diş hekimi, diş tabibi (isim)
department    departman, daire, bölüm (isim)
depend    bağlı olmak, bağlı olmak, güvenmek (fiil)
describe    betimlemek, tanımlamak, tarif etmek (fiil)
description    tasvir, betimleme, tarif (isim)
desert    terk etmek (fiil), çöl (isim), ıssız (sıfat)
design    dizayn etmek, tasarlamak (fiil), tasarım (isim)
designer    tasarımcı, dekoratör, düzenbaz kişi (isim)
desk    çalışma masası, okul sırası, kürsü (isim)
destroy    tahrip etmek, imha etmek, kül etmek (fiil)
detail    detay, ayrıntı (isim), ayrıntılı anlatmak (fiil)
detective    dedektif, hafiye, polis hafiyesi (isim)
device    cihaz, alet, nişan (isim)
dialogue    diyalog, karşılıklı konuşma, konuşma (isim)
diary    günlük, hatıra defteri, günce (isim)
diet    diyet, perhiz (isim), perhiz vermek (fiil)
difference    ayrım, fark, dava (isim)
different    farklı, değişik, başka (sıfat)
differently    farklı olarak, başka şekilde, farklı bir biçimde (zarf)
difficult    zor, zorlu (sıfat)
dinner    akşam yemeği, yemek, günün esas yemeği (isim)
direct    yönlendirmek, yöneltmek, yönetmek (fiil)
direction    istikamet, doğrultu, yön (isim)
director    yönetici, yönetmen, müdür (isim)
dirty    pisletmek (fiil), pis, kirli (sıfat)
disagree    aynı fikirde olmamak, sürtüşmek, aynı düşüncede olmamak (fiil)
disappear    ortadan kaybolmak, yok olmak, gözden kaybolmak (fiil)
disaster    facia, felaket, afet (isim)
discover    keşfetmek, çıkarmak, anlamak (fiil)
discovery    buluş, bulgu, keşif (isim)
discuss    görüşmek, tartışmak, müzakere etmek (fiil)
discussion    tartışma, müzakere, bahis (isim)
disease    hastalık, dert, illet (isim)
dish    tabak (isim), mahvetmek, oymak (fiil)
distance    mesafe, uzaklık (isim), geride bırakmak (fiil)
do    etmek, yapmak, did - done (fiil)
document    doküman, belge (isim), kanıtlamak (fiil)
door    kapı, kapı, eşik (isim)
double    iki misli yapmak, ikiye katlamak (fiil), iki kat (isim)
down    aşağıya doğru (zarf), aşağı (edat), alaşağı etmek (fiil)
downstairs    aşağı katta, altkat, alt kat (isim)
drama    piyes, dramatik özellik, dramatik durum (isim)
draw    karalamak, çekmek, çizmek (fiil)
drawing    çizme, çekme, çizim (isim)
dream    rüya görmek, hayal kurmak (fiil), hayal (isim)
dress    giyinmek, giymek (fiil), giysi (isim)
drink    içmek (fiil), içki (isim), drank - drunk (fiil)
drive    sürmek, araba sürmek (fiil), dürtü (isim)
driver    sürücü, şoför, makinist (isim)
driving    sürme, sevk, sürücü (isim)
drop    düşmek, düşürmek (fiil), düşüş (isim)
drug    ilaç (isim), uyuşturmak, ilaç vermek (fiil)
dry    kurulamak, kurutmak, kurumak (fiil)
during    zarfında (zarf), süresince, sırasında (edat)
 

 

E harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
each    her biri (zamir), herbir, beher (sıfat)
ear    kulak (isim), başaklanmak (fiil), kulak (isim)
early    erken, ilkel, erken (sıfat)
earn    para kazanmak, kazanmak, kazandırmak (fiil)
earth    kara, yeryüzü, zemin (isim)
easily    rahatlıkla, rahatça, kolayca (zarf)
east    doğu, doğudaki bölüm, gündoğusu (isim)
easy    rahat, kolay, basit (sıfat)
eat    yemek yemek, yemek, ate - eaten (fiil)
education    öğretim, eğitim, öğrenim (isim)
effect    tesir, etki (isim), sonuca vardırmak (fiil)
egg    yumurta (isim), teşvik etmek, tahrik etmek (fiil)
either    iki (isim), her, her iki (sıfat)
electric    elektrik, elektrikli (sıfat), elektro (isim)
electrical    elektrik, elektrikli, elektro (sıfat)
electricity    elektrik, cereyan, çıngı (isim)
else    başka, başka türlü, daha (sıfat)
employ    işe almak, çalıştırmak, kullanmak (fiil)
employee    işçi, eleman, çalışan (isim)
employer    işveren, işveren, patron (isim)
empty    boşaltmak (fiil), boş (sıfat), tahliye etmek (fiil)
end    sona ermek, son vermek, son bulmak (fiil)
ending    bitiş, sona erme, nihayet (isim)
energy    enerji, kuvvet, derman (isim)
engine    motor (isim), makine takmak (fiil), alet edevat (isim)
engineer    mühendis (isim), mühendisliğini yapmak, planlayıp düzenlemek (fiil)
enjoy    tadını çıkarmak, zevk almak, anlamak (fiil)
enormous    kocaman, muazzam, azman (sıfat)
enough    kafi, yeterli, yeter (sıfat)
enter    girmek, içeri girmek, katılmak (fiil)
environment    çevre, ortam, etraf (isim)
equipment    teçhizat, araç gereç, donanım (isim)
error    yanlışlık, hata, yanılgı (isim)
especially    özellikle, hele, ille (zarf)
essay    kalkışmak, yapmaya kalkışmak, denemek (fiil)
even    düzgün, düz, pürüzsüz (sıfat)
evening    akşam (sıfat), akşam, son evreler (isim)
event    olay, aksiyon, yarışma (isim)
ever    durmadan, her zaman, daima (zarf)
every    her, bütün, alışılmış (sıfat)
everybody    cümle alem, dost düşman, herkes (zamir)
everyday    olağan, günlük, basit (sıfat)
everything    her şey, her şey, her şey (zamir)
everywhere    her yer, her yere, her taraf (zarf)
evidence    kanıt, delil (isim), açığa vurmak (fiil)
exact    kesin, tamı tamına, tam (sıfat)
exactly    tamamen, tamı tamına (zarf), aynen (ünl.)
exam    imtihan, sınav, muayene (isim)
example    örnek, ibret, numune (isim)
excellent    mükemmel, seçkin, faziletli (sıfat)
except    haricinde, hariç, dışında (edat)
excited    heyecanlı, hararetli, coşkulu (sıfat)
exciting    heyecanlı, heyecan verici (sıfat), heyecanlandırma (isim)
exercise    alıştırma yapmak, egzersiz yapmak (fiil), egzersiz (isim)
exist    var olmak, geçinmek, bulunmak (fiil)
expect    ummak, beklemek, ümit etmek (fiil)
expensive    masraflı, pahalı, pahalıya mal olan (sıfat)
experience    deneyim, tecrübe (isim), görmek (fiil)
experiment    deney (isim), deney yapmak, deney uygulamak (fiil)
expert    bilirkişi, eksper, uzman (isim)
explain    açıklamak, izah etmek, izah etmek (fiil)
explanation    açıklama, izah, anlam (isim)
express    ifade etmek (fiil), açık (sıfat), belli (sıfat)
expression    anlatım, ifade, söz (isim)
extra    ekstra (sıfat), ilave gazete, ilave (isim)
extreme    aşırı (sıfat), aşırı derece, aşırılık (isim)
extremely    gayetle, feci, aşırı (zarf)
eye    göz (isim), dikkatle bakmak, süzmek (fiil)
 

 

F harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
face    yüzleşmek, yüz yüze gelmek, yönelmek (fiil)
fact    vaka, gerçek durum, vak’a (isim)
factor    etken, faktör, etmen (isim)
factory    fabrika, yapımevi, imalathane (isim)
fail    başarısızlığa uğramak, başarısız olmak, bitmek (fiil)
fair    panayır, fuar (isim), açık tenli (sıfat)
fall    inmek, düşmek (fiil), güz (isim)
FALSE    takma, düzmece, sahte (sıfat)
family    sülale, aile, hamile (isim)
famous    ünlü, meşhur, ünlü (sıfat)
fan    pervane, hayran, taraftar (isim)
fantastic    fantastik, şahane, harika (sıfat)
far    uzak, öteki, çok fazla (sıfat)
farm    çiftlik (isim), ekmek, ekip biçmek (fiil)
farmer    çiftçi, çiftlik sahibi, rençper (isim)
farming    çiftçilik, yetiştiricilik, tarım (isim)
fashion    moda (isim), yapmak, biçimlendirmek (fiil)
fast    süratli (sıfat), çabuk, hızlı (zarf)
favourite    gözde, favori (isim), gözde (sıfat)
fear    korkmak (fiil), korku (isim), kuşkulanmak (fiil)
feature    özellik (isim), yayınlamak, başrolde oynatmak (fiil)
February    şubat, yılın ikinci ayı, gücük ay (isim)
feed    beslemek, fed - fed, gıda almak (fiil)
feel    hissetmek, felt - felt, sezmek (fiil)
feeling    his, duygu, şefkat (isim)
female    kız, kadın (isim)
festival    bayram, şenlik, festival (isim)
few    az, birkaç, az miktar (sıfat)
fiction    kurgu, icat, kurmaca yazın (isim)
field    tarla, alan, saha (isim)
fifth    beşinci, beşte bir, beşi (sıfat)
fight    dövüşmek, kavga etmek, savaşmak (fiil)
figure    rakam, şekil (isim), yer almak (fiil)
fill    doldurmak, kaplamak, şişirmek (fiil)
film    film (isim), zar vb kaplamak, filme almak (fiil)
final    final (isim), nihai, kesin (sıfat)
finally    nihayet, en sonunda (zarf)
find    bulmak, found - found, rastlamak (fiil)
fine    ceza kesmek (fiil), para cezası (isim), hoş (sıfat)
finger    parmak (isim), el sürmek, katılmak (fiil)
finish    sona ermek, bitirmek, bitmek (fiil)
fire    ateşlemek, kovmak (fiil), yangın (isim)
first    birinci, ilk (sıfat), önce (zarf)
firstly    ilk önce, birinci olarak, ilk olarak (zarf)
fish    balık (isim), balığa çıkmak, avlamak (fiil)
fishing    balık tutma, balık avcılığı, balık avı (isim)
fit    uymak (fiil), uygun, zinde (sıfat)
fix    düzeltmek, onarmak, tamir etmek (fiil)
flat    düz yüzey, daire (isim), yassı (sıfat)
floor    yeri kaplamak (fiil), kat, yer (isim)
flower    çiçek (isim), gelişmek, çiçeklenmek (fiil)
fly    uçmak (fiil), sinek (isim), flew - flown (fiil)
flying    uçma, uçuş (isim), uçan (sıfat)
focus    odaklanmak, odaklamak (fiil), odak noktası (isim)
follow    takip etmek, izlemek, kollamak (fiil)
following    taraftarlar, takip etme (isim), izleyen (sıfat)
food    besin, yiyecek, gıda (isim)
foot    ayak (isim), hesaplamak, çıkarmak (fiil)
football    futbol, futbol topu, amerikan futbolu (isim)
for    için, yönünden, zarfında (edat)
foreign    yabancı (sıfat), yabancılık (isim), yurtdışı (sıfat)
forest    orman (isim), ağaçlandırmak, ormanlaştırmak (fiil)
forget    unutmak, forgot - forgotten/forgot, ihmal etmek (fiil)
form    biçimlendirmek, şekillendirmek, oluşturmak (fiil)
formal    resmi (sıfat), şekilsel (isim), samimiyetsiz (sıfat)
fortunately    şükür ki, neyse ki, bereket versin (zarf)
free    bedava, bağımsız, muaf (sıfat)
fresh    taze (sıfat), serinlik, dirilik (isim)
fridge    frijider, dolap, buzdolabı (isim)
friend    ahbap, arkadaş, dost (isim)
friendly    arkadaş canlısı, arkadaşça, cana yakın (sıfat)
frog    kurbağa, kopça, iki başlı kas (isim)
front    yönelmek (fiil), ön, cephe (isim)
fruit    meyve vermek (fiil), meyve (isim), meyvelenmek (fiil)
full    tok, tam, dolu (sıfat)
fun    eğlence, eğlenme (isim), şaka etmek (fiil)
funny    komik, gırgır, güldürücü (sıfat)
furniture    mobilya, mefruşat, ev eşyası (isim)
further    daha ileri, daha öte (zarf), yardım etmek (fiil)
future    istikbal, gelecek, gelecek zaman (isim)
 

 

G harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
gallery    galeri, kemeraltı (isim)
game    oyun, maç (isim)
gap    açıklık, ara, uçurum (isim)
garden    bahçe (isim), çiçeklerle uğraşmak, bahçede çalışmak (fiil)
gas    benzin, gaz (isim), övünmek (fiil)
gate    kapı, geçit, vana (isim)
general    genel (sıfat), şef, umum (isim)
get    elde etmek, almak, kazanmak (fiil)
gift    hediye, armağan (isim)
girlfriend    kız arkadaş, flört (isim)
give    vermek, gave - given, bahşetmek (fiil)
glass    kadeh, bardak, cam (isim)
go    hareket etmek, gitmek, went - gone (fiil)
goal    gaye, erek, gol (isim)
gold    altın, servet, altın para (isim)
good    güzel, hayırlı, iyi (sıfat)
goodbye    güle güle, hoşçakal, elveda (isim)
government    hükümet, devlet yönetimi, siyasal bilgiler (isim)
grandfather    dede, büyükbaba, cet (isim)
grandmother    babaanne, anneanne, nine (isim)
grandparent    büyük ebeveyn, büyükbaba veya büyükanne (isim)
grass    çim, çimen (isim)
great    mükemmel, müthiş, harika (sıfat)
green    yeşil (sıfat), yeşermek, yeşile boyamak (fiil)
greet    selamlaşmak, selam vermek, selamlaşmak (fiil)
grey    ağartmak, ağarmak (fiil), gri (isim)
ground    yer, zemin, toprak (isim)
group    grup (isim), gruplandırmak, toplanmak (fiil)
grow    yetişmek, büyümek, grew - grown (fiil)
guess    tahmin etmek (fiil), tahmin (isim), sanmak (fiil)
guest    davetli, konuk, misafir (isim)
guide    yol göstermek, rehberlik etmek (fiil), rehber (isim)
guitar    gitarist, kitara, gitar (isim)
gun    silah, tabanca (isim), avlamak (fiil)
gym    spor salonu, jimnastik, beden eğitimi (isim)

 

LN Komple İngilizce Eğitim Setleri + Online İngilizce Kursu Bir Arada Tanıtım Videosu (Süresi: 2:46)

 

 

 

H harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
habit    alışkanlık, huy, yaradılış (isim)
hair    tüy, kıl, saç (isim)
half    yarım, yarı (sıfat), devre (isim)
hall    hol, salon, büyük salon (isim)
hand    el (isim), yakalamak, uzatmak (fiil)
happen    meydana gelmek, olmak, başından geçmek (fiil)
happily    mutlu bir şekilde, güle oynaya (zarf)
happy    sevinçli, mutlu, çakırkeyif (sıfat)
hard    çetin, sert, zahmetli (sıfat)
hat    şapka, şapka, başlık (isim)
hate    nefret etmek (fiil), nefret (isim), kin beslemek (fiil)
have    sahip olmak, had - had, elinde tutmak (fiil)
have to    mecburiyetinde kalmak, gerekmek, mecbur olmak (fiil)
he    eril o, o, kendileri (zamir)
head    kelle, kafa, baş (isim)
headache    baş belası, baş ağrısı, dert (isim)
health    sıhhat, sağlık, afiyet (isim)
healthy    sıhhatli, sağlıklı, sağlığa yararlı (sıfat)
hear    duymak, işitmek, heard - heard (fiil)
heart    gönül, merkez, yürek (isim)
heat    ısıtmak (fiil), sıcaklık (isim), hararet (isim)
heavy    ağır (sıfat), ağır çekmek (fiil), fedai (isim)
height    yükseklik, boy, yükselti (isim)
hello    merhaba, merhaba, selam (ünl.)
help    yardım etmek (fiil), yardım (isim)
helpful    yardımsever, faydalı, yararlı (sıfat)
her    ona, dişil onu, ondan (zamir)
here    burada, buraya, burda (zarf)
hero    kahraman, bahadır, er (isim)
hers    dişil onunki, onunki, onun (zamir)
herself    kendisine, kendisi, dişil kendisi (zamir)
hide    saklamak, gizlemek, saklanmak (fiil)
high    yüksek (sıfat), direnmek (fiil), öfkelenmek (fiil)
hill    tepe (isim), toprak yığmak, tepelemek (fiil)
himself    bizzat, eril kendisi, kendi (zamir)
his    eril onunki, onun, onunki (zamir)
history    geçmiş, tarih, kayıtlar (isim)
hit    çarpmak, vurmak, isabet etmek (fiil)
hobby    hobi, şahin, merak (isim)
hold    sahip olmak, zaptetmek, düzenlemek (fiil)
hole    çukur, delik (isim), kapanmak (fiil)
holiday    bayram, tatil (isim), tatil yapmak (fiil)
home    ev (isim), yerleştirmek, yuvasına dönmek (fiil)
homework    ödev, ev ödevi, ödev (isim)
hope    ummak, umut etmek, ümit etmek (fiil)
horse    beygir, at (isim), oynamak (fiil)
hospital    hastane, darüşşifa (isim)
hot    kızgın, ateşli, acı (sıfat)
hour    saat, vakit, zaman (isim)
house    ev, konut (isim), kendi evine almak (fiil)
how    nasıl (zarf), yapma yöntemi, yapma tarzı (isim)
however    bununla birlikte (zarf), yine de (bağ.), her nasılsa (zarf)
huge    iri, kocaman, devasa (sıfat)
human    insan (isim), insani (sıfat), insanlık (isim)
hundred    yüz (sıfat), yüzlük, yüz sayısı, 100 (isim)
hungry    acıkmış, aç, istekli (sıfat)
hurt    acımak, incitmek, yaralamak (fiil)
husband    koca, eş (isim), idareli kullanmak (fiil)

 

I harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
ice    buz (isim), öldürmek, buzda soğutmak (fiil)
idea    fikir, düşünce, sanı (isim)
ideal    ülkü (isim), ideal (sıfat), mefkure (isim)
identify    tanımlamak, tanımak, kimliğini saptamak (fiil)
if    eğer (bağ.), belirsizlik (isim), şart (isim)
ill    hasta (sıfat), fenalık, kötülük (isim)
illness    hastalık, maraz, illet (isim)
image    şekil, imge, imaj (isim)
imagine    hayal etmek, sanmak, kafasında canlandırmak (fiil)
immediately    hemen, derhal, acilen (zarf)
important    mühim, önemli, gururlu (sıfat)
impossible    olanaksız, imkansız, olmaz (sıfat)
improve    geliştirmek, gelişmek, ilerletmek (fiil)
in    içeri (zarf), içinde (edat), iç (isim)
include    katmak, içermek, kapsamak (fiil)
included    dahil olan, içinde, dahil edilmiş (sıfat)
including    kapsama, içerme (isim), şamil (sıfat)
increase    arttırmak, artmak, çoğalmak (fiil)
incredible    inanılmaz, akla hayale gelmez, şaşırtıcı (sıfat)
independent    bağımsız, müstakil, özgür (sıfat)
individual    birey (isim), bireysel, ferdi (sıfat)
industry    endüstri, sanayi, işleyim (isim)
informal    resmi olmayan, laubali, merasimsiz (sıfat)
information    bilgi, ilmi vukuf, iddia (isim)
injury    zarar, halel, incinme (isim)
inside    iç taraf (isim), içeri (zarf), iç taraf (isim)
instead    yerine, yerinde, yerine (zarf)
instruction    öğretme, yönerge, talimat (isim)
instructor    eğitmen, eğitici, asistan (isim)
instrument    enstrüman, alet, belgit (isim)
intelligent    akıllı, zeki (sıfat), izan sahibi (isim)
interest    ilgilendirmek (fiil), çıkar, faiz (isim)
interested    alakalı, ilgili (sıfat), hissedar (isim)
interesting    ilginç, ilgi çekici (sıfat), ilgilenme (isim)
international    devletlerarası, enternasyonal, milletlerarası (sıfat)
interview    görüşmek (fiil), görüşme, mülakat (isim)
into    içine, şekline, biçimine (edat)
introduce    tanıtmak, tanıştırmak, içeri sokmak (fiil)
introduction    giriş, tanıtım, tavsiye mektubu (isim)
invent    icat etmek, yumurtlamak, düzmek (fiil)
invention    buluş, icat, düzen (isim)
invitation    davetiye, davet, çağrı (isim)
invite    davet etmek, neden olmak, yol açmak (fiil)
involve    kapsamak, içermek, içine almak (fiil)
island    ada, adacık (isim)
itself    kendisi, kendi, bizzat (zamir)

 

J harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
jacket    ceket (isim), kaplamak (fiil), zarf (isim)
jazz    caz (isim), canlandırmak, caz çalmak (fiil)
jeans    kot, kot pantolon, blucin (isim)
jewellery    mücevherat, kuyumculuk, cevahir (isim)
job    görev, iş (isim), kiraya vermek (fiil)
join    birleştirmek, katılmak, katmak (fiil)
joke    komiklik, şaka (isim), espri yapmak (fiil)
journalist    gazeteci, gazeteci, gazeteci yazar (isim)
journey    yolculuk, seyahat (isim), yolculuk etmek (fiil)
juice    meyve suyu, özsu, benzin (isim)
July    temmuz, yılın yedinci ayı, temmuz ayı (isim)
jump    sıçramak, zıplamak, atlamak (fiil)
June    haziran, yılın altıncı ayı, haziran ayı (isim)
just    sadece, adil (sıfat), yalnızca (zarf)

 

K harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
keep    tutmak, saklamak, kept - kept (fiil)
key    anahtar, tuş (isim), girmek bilgisayar (fiil)
kid    velet, çocuk, küçük çocuk (isim)
kind    tür, çeşit, cins (isim)
king    kral, bir konuda en usta kimse, hükümdarlık (isim)
kitchen    mutfak, kuzine, nevale (isim)
knee    diz (isim), dizle vurmak, diz ile vurmak (fiil)
knife    bıçak (isim), kesmek, arkadan vurmak (fiil)
knock    kapı çalmak, çarpışmak, kapıyı vurmak (fiil)
know    bilmek, tanımak, knew - known (fiil)
knowledge    bilgi, ilim, bilgi (isim)

 

L harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
lady    bayan, hanımefendi, hatun (isim)
lake    göl, göl, koyu kırmızı boya (isim)
lamp    ampul, lamba, kandil (isim)
land    karaya ayak basmak, kıyıya çıkmak, karaya çıkmak (fiil)
language    lisan, dil, edebiyat (isim)
large    iri, geniş, büyük (sıfat)
last    sonuncu, son (sıfat), tutunmak (fiil)
late    gecikmiş (sıfat), geç (zarf), her zamanki (sıfat)
later    sonradan, sonra, sonraki (zarf)
laugh    gülmek (fiil), gülme, gülüş (isim)
law    yasa, hukuk, kanun (isim)
lawyer    avukat, hukukçu, dava vekili (isim)
lazy    uyuşuk, miskin, tembel (sıfat)
lead    yol göstermek, rehberlik etmek, sürmek (fiil)
leader    lider, baş, önder (isim)
learn    öğrenmek, learned/learnt - learned/learnt, işitmek (fiil)
learning    öğrenme, öğrenim, ilim (isim)
least    en az, asgari (sıfat), en önemsiz kimse (isim)
leave    bırakmak, ayrılmak, terk etmek (fiil)
lecture    ders anlatmak, konferans vermek (fiil), uzun öğüt (isim)
left    sol (sıfat), kalmak (fiil), sol kanat (isim)
lemon    limon (isim), limonlu (sıfat), moloz (isim)
lend    ödünç vermek, lent - lent, vermek (fiil)
less    daha az (sıfat), eksi, daha az şey (isim)
lesson    ders, azar, hisse (isim)
let    izin vermek, let - let, vermek (fiil)
letter    mektup, harf (isim), basmak (fiil)
level    seviye, düzey, kademe (isim)
library    kitaplık, kütüphane, kütüphane binası (isim)
lie    yatmak, uzanmak, yalan söylemek (fiil)
life    yaşam, hayat, can (isim)
lifestyle    yaşam tarzı, yaşam stili, yaşam biçimi (isim)
lift    havalanmak, kaldırmak (fiil), asansör (isim)
light    aydınlık, nur, ışık (isim)
like    beğenmek, hoşlanmak, sevmek (fiil)
likely    büyük ihtimalle (zarf), mantıklı, geleceği parlak (sıfat)
line    astarlamak (fiil), satır, hat (isim)
link    bağlamak (fiil), halka, bağ (isim)
lion    aslan, arslan, başarılı ve aranan kimse (isim)
list    listelemek (fiil), liste (isim), kaydetmek (fiil)
little    ufak, az, küçük (sıfat)
live    yaşamak (fiil), naklen (zarf), ikamet etmek (fiil)
local    lokal, yerel, yerli (sıfat)
lock    kilitlemek (fiil), kilit (isim), kapanmak (fiil)
long    uzun (sıfat), hasretini çekmek, susamak (fiil)
look    bakmak (fiil), görünüş (isim), bakış (isim)
lorry    kamyon, alçak, açık (isim)
lose    kaybetmek (fiil), yitirmek, lost - lost (fiil)
lost    kayıp, kaybolmuş (sıfat), kaybetmek (fiil)
lot    pay (isim), bölüştürmek, taksim etmek (fiil)
love    sevmek (fiil), sevda, aşk (isim)
lovely    güzel, latif, şeker (sıfat)
low    alçak (isim), alçak, az (sıfat)
luck    şans, talih, akyazı (isim)
lucky    talihli, uğurlu, şanslı (sıfat)
lunch    öğle yemeği (isim), öğle yemeği yemek (fiil), tümsek (isim)

 

M harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
magazine    fişek haznesi, dergi, mecmua (isim)
mail    postalamak (fiil), posta (isim), postaya vermek (fiil)
main    esas (isim), ana, baş (sıfat)
major    asıl, büyük, başlıca (sıfat)
make    yapmak, made - made, katetmek (fiil)
male    erkek, erkek, bay (isim)
man    insan, adam, erkek (isim)
manage    işletmek, idare etmek, yönetmek (fiil)
manager    menajer, idareci, yönetici (isim)
manner    yol, biçim, tutum (isim)
many    birçok (sıfat), çok (zarf), çoğu (isim)
map    harita (isim), planlamak, saptamak (fiil)
mark    işaretlemek (fiil), iz, işaret (isim)
market    çarşı, pazar, piyasa (isim)
married    evli, evliliğe/evlilere özgü, başı bağlı (sıfat)
marry    evlenmek, vermek, evermek (fiil)
match    eşleştirmek, eşlemek (fiil), eş (isim)
material    materyal, madde, malzeme (isim)
matter    önemli olmak (fiil), madde, cisim (isim)
May    mayıs ayı, mayıs (isim), mümkün olmak (fiil)
me    ben (zamir), mi (isim), beni (zamir)
meal    öğün, yemek, sofra (isim)
mean    demek istemek, kastetmek, anlamına gelmek (fiil)
meaning    mana, meal (isim), anlam (sıfat)
meat    et, yenecek et, öz (isim)
media    medya, basın, radyo (isim)
medical    medikal (isim), tıbbi (sıfat), tıp (isim)
medicine    tıp, ilaç (isim), katlanmak (fiil)
meet    karşılaşmak, buluşmak, görüşme yapmak (fiil)
meeting    toplantı, buluşma, miting (isim)
member    üye, mensup (isim)
memory    anı, bellek, hatıra (isim)
mention    değinmek, bahsetmek, zikretmek (fiil)
message    ileti, mesaj, resmi bildiri (isim)
metal    madenle kaplamak (fiil), tıynet, madde (isim)
method    metot, usul, yöntem (isim)
metre    metre (isim), saat ile ölçmek (fiil), vezin (isim)
middle    orta, orta kısım, orta yer (isim)
mind    önemsemek, aldırmak (fiil), akıl (isim)
mine    maden, mayın (isim), benimki (zamir)
minute    dakika (isim), zabıt tutmak, tutanak tutmak (fiil)
mirror    ayna (isim), aksettirmek, ayna tutmak (fiil)
missing    özlem, özleme (isim), noksan (sıfat)
mistake    yanılgı, hata, yanlış (isim)
mobile    mobil, gezici, seyyar (sıfat)
model    model, manken (isim), modellik etmek (fiil)
modern    çağdaş, modern (sıfat), modern kimse (isim)
moment    an, önem, cevher (isim)
money    para (isim), para kırmak (fiil), patpat (isim)
monkey    maymun (isim), kurcalamak, oynamak (fiil)
more    daha fazla (sıfat), daha (zarf), fazla şey (isim)
morning    sabah (sıfat), sabah vakti, başlama (isim)
most    en, en çok (sıfat), en fazlası (isim)
mostly    çoğunlukla, daha çok, bilhassa (zarf)
mother    ana, anne (isim), anne gibi davranmak (fiil)
mountain    dağ, yığın, cebel (isim)
mouse    fare (isim), fare avlamak, fare tutmak (fiil)
move    kımıldamak, kıpırdamak, hareket etmek (fiil)
movement    hareket, gidiş, saatin parçaları (isim)
much    fazla (sıfat), çok (zarf), çok şey (isim)
mum    maske ile oynamak (fiil), kasımpatı, hanımefendi (isim)
music    müzik, ahenk, nağme (isim)
musical    müzikli, müziğe ait, müzikal (sıfat)
musician    müzisyen, şarkıcı, çalgıcı (isim)
myself    kendim (zarf), bizzat, kendim (zamir)

 

N harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
name    isim, ad (isim), ismiyle çağırmak (fiil)
narrow    dar (sıfat), ensizleşmek, kısmak (fiil)
national    ulusal, milli, yurttaş (sıfat)
natural    tabii, doğuştan, natürel (sıfat)
nature    doğa, tabiat (isim)
near    yakın (zarf), yakınlaşmak, yaklaşmak (fiil)
nearly    hemen hemen, neredeyse, yaklaşık olarak (zarf)
necessary    gereken, gerekli (sıfat), gereken şey (isim)
neck    boyun (isim), sarılmak, koklaşmak (fiil)
need    ihtiyaç duymak (fiil), gerek, gereksinim (isim)
negative    negatif, olumsuz (sıfat), etkisiz hale getirmek (fiil)
neighbour    komşu (isim), komşu olmak, yaklaşmak (fiil)
neither    hiçbir (sıfat), ikisinden hiçbiri, ne bu ne öteki (zamir)
nervous    gergin, sinirli, asabi (sıfat)
never    hiç (zarf), asla (ünl.), katiyen (zarf)
new    yeni, keşfedilmemiş, değişik (sıfat)
news    haber, havadis, bilgi (isim)
next    sonraki (edat), bundan sonraki, en bitişik (sıfat)
next to    bitişik (sıfat), yanında (zarf), hemen yanındaki (edat)
nice    sevimli, güzel, hoş (sıfat)
night    gece (sıfat), tün, karanlık (isim)
no    hayır (ünl.), aleyhte oy, red (isim)
nobody    hiç kimse (zamir), önemsiz biri, bir hiç (isim)
noise    ses, gürültü (isim), gürültü etmek (fiil)
noisy    gürültücü, gürültülü, patırtılı (sıfat)
none    hiçbiri, hiç (zamir), hiç de (zarf)
normal    olağan, normal, standart (sıfat)
normally    normalde, normal bir şekilde, genelde (zarf)
nose    burun (isim), koku almak, yavaş ilerlemek (fiil)
note    not etmek (fiil), senet, nota (isim)
notice    farkına varmak, fark etmek (fiil), duyuru (isim)
novel    roman, roman (isim), acayip (sıfat)
now    şimdi, halen, derhal (zarf)
nowhere    hiçbir yer (isim), hiçbir yere, hiçbir yerde (zarf)
number    numaralamak, saymak (fiil), sayı (isim)
nurse    hemşirelik yapmak, meme vermek, bakıcılık yapmak (fiil)
nut    fındık (isim), ceviz toplamak (fiil), baş (isim)

 

O harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
object    itiraz etmek, razı olmamak, karşı çıkmak (fiil)
ocean    okyanus, umman, derya (isim)
of    karşı, olan, hakkında (edat)
off    kapalı (sıfat), dışında (zarf), kalkmak (fiil)
offer    teklif vermek, önermek, teklif etmek (fiil)
office    makam, ofis, büro (isim)
officer    memur, subay (isim), idare etmek (fiil)
often    sık sık, çoğu kez, sık (zarf)
OK    onaylamak, okeylemek, kabul etmek (fiil)
old    eskimiş, yaşlı, eski (sıfat)
on    üstünde, üzerinde (edat), yanmak (fiil)
once    bir kere, bir kez, birkez (zarf)
one    bir (isim), tek (sıfat), biri (zamir)
only    tek (sıfat), sırf, yalnızca (zarf)
open    açılmak, açmak (fiil), açık (sıfat)
opinion    fikir, kanaat, kanı, düşünce (isim)
opportunity    olanak, imkan, fırsat (isim)
opposite    zıt (isim), aksi, karşıt (sıfat)
option    seçenek, oy, şık (isim)
or    ya da, veya (bağ.), altın sarısı (isim)
orange    portakal, portakal rengi, portakalrengi (isim)
order    sipariş vermek, emretmek, buyurmak (fiil)
ordinary    sıradan, adi, basit (sıfat)
organization    organizasyon, kuruluş, örgüt (isim)
organize    organize etmek, düzenlemek, hazırlamak (fiil)
original    özgün, orijinal, asıl (sıfat)
other    öbür, öteki, başka (sıfat)
ourselves    kendimiz, bizler, biz (zamir)
out    çıkış (isim), dışarıda, dışarı (zarf)
outside    dıştan, dışarı, dışarısı (zarf)
oven    ocak, fırın, fırın (isim)
over    bitmiş (sıfat), üzerine, üstüne (edat)
own    sahip olmak (fiil), kendi (zamir), itiraf etmek (fiil)
owner    mal sahibi, sahip, kiraya veren (isim)


 

P harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
pack    ambalajlamak, sarmak (fiil), paket (isim)
pain    sancı, sızı, ağrı (isim)
paint    boyamak (fiil), boya (isim), portresini yapmak (fiil)
painter    boyacı, ressam, badanacı (isim)
painting    tablo, resim, ressamlık (isim)
pair    çift (isim), eşleştirmek, eşlemek (fiil)
paper    kağıt (isim), duvar kağıdı kaplamak, örtbas etmek (fiil)
paragraph    paragraf, makale (isim)
parent    ebeveynlik etmek (fiil), ata, soy (isim)
park    park etmek (fiil), park (isim), park yapmak (fiil)
part    parça, kısım, taraf (isim)
particular    özel, belirli (sıfat), nokta (isim)
partner    eş, ortak (isim), ortak etmek (fiil)
pass    geçirmek, geçmek (fiil), geçiş izni (isim)
passport    geçiş belgesi, tanıyan kimlik belgesi, pasaport (isim)
past    geçmiş (sıfat), geçmiş zaman, bir kimsenin geçmişi (isim)
patient    hasta (isim), sabırlı (sıfat), mütehammil (isim)
pattern    modele göre yapmak (fiil), model, desen (isim)
pay    ödemek (fiil), ödeme, ücret (isim)
peace    huzur, barış (isim)
pen    kalem (isim), hapsetmek, kaleme almak (fiil)
pencil    kalem, kurşunkalem (isim), kurşunkalemle çizmek (fiil)
people    insanlar, ulus, halk (isim)
pepper    biber (isim), üzerine biber ekmek, pul biber koymak (fiil)
perfect    kusursuz, mükemmel (sıfat), mükemmelleştirmek (fiil)
perform    rol yapmak, yapmak, yerine getirmek (fiil)
perhaps    belki (ünl.), muhtemelen, bir ihtimal (zarf)
period    devir, dönem, çağ (isim)
permission    müsaade, izin, destur (isim)
person    kişi, şahıs, kimse (isim)
personal    kişisel, özel, şahsi (sıfat)
personality    kişilik, şahsiyet, önemli kişi (isim)
pet    evde beslenen hayvan, ev hayvanı, evcil hayvan (isim)
phone    telefon etmek, telefon açmak, telefonlamak (fiil)
photo    foto (isim), fotoğraflamak, resim vermek (fiil)
photograph    fotoğraflamak, fotoğrafını çekmek, resim vermek (fiil)
physical    bedensel (sıfat), muayene (isim), bedeni (sıfat)
piano    piyano çalgı, piyano (isim), hafif (sıfat)
picture    resim (isim), yansıtmak, resmetmek (fiil)
piece    tane, parça (isim), yamamak (fiil)
pilot    pilot (isim), pilotluk yapmak, yol göstermek (fiil)
place    koymak, oturtmak, yerleştirmek (fiil)
plan    planlamak, tasarlamak (fiil), plan (isim)
plant    dikmek, ekmek (fiil), tesis (isim)
plastic    plastik, naylon (isim), biçim verilebilir (sıfat)
plate    plaka, tabak, levha (isim)
platform    platform, sahanlık, tasarı (isim)
play    oynamak, çalmak (fiil), piyes (isim)
player    oyuncu, çalgıcı, sporcu (isim)
please    memnun etmek (fiil), lütfen (ünl.), gönlünü hoş etmek (fiil)
pleased    memnun, keyifli, memnun olmuş (sıfat)
pocket    cep (isim), bastırmak, saklamak (fiil)
point    nokta, puan, uç (isim)
polite    nazik, kibar, görgülü (sıfat)
pollution    kirlilik, bozulma, kirletme (isim)
poor    kötü, fakir, zavallı (sıfat)
popular    popüler (sıfat), halkın kesesine elverişli (isim), halka hitap eden (sıfat)
population    nüfus, ahali (isim)
position    mevki, pozisyon, konum (isim)
positive    pozitif, artı, olumlu (sıfat)
possession    sahiplik, mülk, mal mülk (isim)
possibility    olasılık, imkan, ihtimal (isim)
possible    olabilir, olanaklı, muhtemel (sıfat)
post    postalamak (fiil), makam, direk (isim)
poster    afiş, pankart, ası (isim)
potato    patates, baş, kafa (isim)
power    yetki, güç, kuvvet (isim)
practice    uygulamak, alıştırma yapmak, yapmak (fiil)
practise    pratik yapmak, alıştırma yapmak, etmek (fiil)
predict    öngörmek, önceden söylemek, tahmin etmek (fiil)
prepare    hazırlamak, düzmek, pişirmek (fiil)
present    sunmak, takdim etmek (fiil), şimdiki zaman (isim)
pretty    şirin, tatlı, güzel (sıfat)
prevent    engellemek, önlemek, engel olmak (fiil)
price    bedel, fiyat, ücret (isim)
print    yazdırmak, basmak, baskı (isim)
printer    yazıcı, basıcı, matbaacı (isim)
prize    ödül (isim), takdir etmek, değer vermek (fiil)
probably    galiba, muhtemelen, muhtemel olarak (zarf)
problem    problem, mesele, sorun (isim)
process    işlemek (fiil), işlem, süreç (isim)
produce    üretmek, imal etmek, çıkarmak (fiil)
product    ürün, mahsul, meyve (isim)
professional    profesyonel, mesleki (sıfat), fikir işçisi (isim)
professor    profesör, öğretmen (isim)
profile    profil (isim), kısa biyografisini yazmak, profilini çizmek (fiil)
program    programlamak (fiil), program (isim), planlamak (fiil)
programme    program (isim), programlamak, planlamak (fiil)
progress    gelişmek, gelişim göstermek, ilerlemek (fiil)
project    proje (isim), iz düşürmek, planını çizmek (fiil)
promise    söz vermek (fiil), söz (isim), vadetmek (fiil)
pronounce    telaffuz etmek, ilan etmek, ileri sürmek (fiil)
protect    korumak, himaye etmek, muhafaza etmek (fiil)
provide    sağlamak, temin etmek, donatmak (fiil)
pub    bar, meyhane, birahane (isim)
public    halk (isim), kamu, umumi (sıfat)
publish    yayınlamak, yayımlamak, kamuoyuna açıklamak (fiil)
purple    mor (isim), mora boyamak (fiil), erguvan rengi (isim)
purpose    gaye, maksat, amaç (isim)
push    itelemek, itmek, kakmak (fiil)

 

Q harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
quality    kalite, nitelik (isim), kaliteli (sıfat)
quantity    nicelik, miktar, bolluk (isim)
queen    kraliçe (isim), kraliçe yapmak (fiil), ece (isim)
question    soru (isim), sorular sormak (fiil), sorgulamak (fiil)
quick    süratli, hızlı (sıfat), çabuk (zarf)
quickly    hızla, aceleyle, süratle (zarf)
quiet    sessizlik (isim), sakin, sessiz (sıfat)
quietly    sessizce, usul, usulcacık (zarf)
quite    epeyce, pek, epey (zarf)


 

R harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
race    yarışmak (fiil), yarış, ırk (isim)
radio    radyo, telsiz (isim), telsizle haber vermek (fiil)
railway    tren yolu, şimendifer, tren (isim)
rain    yağmur yağmak (fiil), yağmur (isim), yağmur gibi yağdırmak (fiil)
rate    kur, oran (isim), addetmek (fiil)
rather    oldukça, tercihen, epey (zarf)
reach    ulaşmak, ermek, erişmek (fiil)
react    tepki göstermek, tepkimek, tepki vermek (fiil)
reader    okur, okuyucu, eleştirmen (isim)
reading    okuma (sıfat), mana, yorum (isim)
ready    hazır (sıfat), hazırlamak (fiil), peşin para (isim)
real    hakiki, gerçek, taşınmaz (sıfat)
realize    gerçekleştirmek, farketmek, farkına varmak (fiil)
really    hakikaten, gerçekten, cidden (zarf)
reason    sebep, akıl, gerekçe (isim)
receive    teslim almak, almak, anlamak (fiil)
recently    son dönemlerde, son zamanlarda, geçenlerde (zarf)
recipe    yemek tarifi, yöntem, yemek (isim)
recognize    tanımak, haklı bulmak, bilmek (fiil)
recommend    tavsiye etmek, salık vermek, önermek (fiil)
record    kaydetmek (fiil), sicil, plak (isim)
recycle    geri dönüştürmek, değerlendirmek, geri dönüşümünü sağlamak (fiil)
red    al, kızıl, kırmızı (sıfat)
refer    anmak, bahsetmek, kastetmek (fiil)
refuse    geri çevirmek, reddetmek, imtina etmek (fiil)
region    bölge, yöre, ülke (isim)
regular    düzenli, müdavim, muntazam, (sıfat)
relationship    ilişki, münasebet, bağlantı (isim)
relax    rahatlamak, rahatlatmak, dinlenmek (fiil)
remember    hatırlamak, anımsamak, anmak (fiil)
remove    kaldırmak, sökmek, gidermek (fiil)
repair    tamir etmek, onarmak (fiil), onarım (isim)
repeat    yinelemek, tekrarlamak, tekerrür etmek (fiil)
replace    yer değiştirmek, yerine geçmek, yenisiyle değiştirmek (fiil)
reply    yanıtlamak (fiil), cevap, yanıt (isim)
report    haber vermek, rapor etmek, ihbar etmek (fiil)
reporter    muhbir, raportör, muhabir (isim)
request    rica etmek, talep etmek (fiil), istem (isim)
research    incelemek, araştırmak, araştırma yapmak (fiil)
researcher    araştırmacı, araştırıcı, araştırma görevlisi (isim)
respond    yanıtlamak, yanıt vermek, karşılık vermek (fiil)
response    cevap, karşılık, yanıt (isim)
rest    dinlendirmek, dinlenmek (fiil), dinlenme (isim)
restaurant    restoran, lokanta (isim)
result    netice, sonuç (isim), sonucu olmak (fiil)
return    geri dönmek, dönmek, iade etmek (fiil)
review    gözden geçirmek, teftiş etmek, yeniden gözatmak (fiil)
rice    pirinç, çeltik, pilav (isim)
rich    zengin, bol bol (sıfat)
ride    binmek (fiil), gezinti (isim), rode - ridden (fiil)
right    sağ, hak (isim), haklı (sıfat)
rise    doğmak, yükselmek (fiil), yükseliş (isim)
river    nehir, nehir, akış (isim)
rock    kaya (isim), sallanmak, şok etmek (fiil)
role    rol (isim), rol yapmak (fiil), sıfat (isim)
roof    çatı (isim), üstünü kapamak, çatı yapmak (fiil)
room    oda (isim), oturmak, kalmak (fiil)
route    güzergah, rota (isim), sevk etmek (fiil)
routine    rutin (sıfat), adet, hergünkü işler (isim)
rubbish    zırva, çöp, palavra (isim)
rude    nezaketsiz, kaba saba, kaba (sıfat)
rule    kural (isim), hüküm sürmek, hükmetmek (fiil)
run    koşmak, çalıştırmak, işletmek (fiil)
runner    haberci, yarış atı, yarışçı (isim)
running    çalışma, işletme, koşma (isim)

 

S harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
sad    hüzünlü, mahzun, üzücü (sıfat)
sadly    üzüntülü bir şekilde, hüzünle, çok (zarf)
safe    güvenilir, emniyette (sıfat), kasa (isim)
sail    denize açılmak (fiil), yelkenli, yelken (isim)
sailing    denize açılma, deniz yolculuğu, yelken sporu (isim)
salary    aylık, maaş (isim), maaş vermek (fiil)
sale    satış, ucuzluk, açık artırma ile satış (isim)
salt    tuz (isim), biriktirmek, tuzlayarak saklamak (fiil)
same    aynı, eşit, farksız (sıfat)
sandwich    sandviç (isim), sıkıştırmak, arasına sıkıştırmak (fiil)
sauce    sos (isim), sos koymak, terbiyelemek (fiil)
say    söylemek, demek, said - said (fiil)
scary    ürkütücü, korkunç, korkutucu (sıfat)
scene    sahne, manzara, olay yeri (isim)
schedule    plan, program (isim), tarifeye geçirmek (fiil)
school    okul (isim), yetiştirmek (fiil)
science    ilim, bilim, beceri (isim)
scientist    bilgin, bilim insanı, bilim adamı (isim)
score    puan, skor (isim), hesaplaşmak (fiil)
screen    ekran (isim), göstermek, siper etmek (fiil)
sea    deniz, okyanus, dalga (isim)
search    araştırmak, aramak (fiil), araştırma (isim)
season    sezon, mevsim (isim), baharatını katmak (fiil)
seat    oturtmak (fiil), koltuk, oturacak yer (isim)
second    saniye (isim), ikinci (sıfat), destek vermek (fiil)
secret    sır (isim), gizli (sıfat), gizem (isim)
secretary    sekreter, yazman, yazı masası (isim)
section    kesit, bölüm, kısım (isim)
see    görmek, bakmak, saw - seen (fiil)
seem    gözükmek, görünmek, görünmek (fiil)
sell    satılmak, satmak, sold - sold (fiil)
send    yollamak, göndermek, sent - sent (fiil)
sense    algılamak, hissetmek, algı (isim)
sentence    cümle (isim), mahkum etmek, hüküm giydirmek (fiil)
separate    ayırmak (fiil), ayrı (sıfat), ayrıştırmak (fiil)
series    seri, dizi, zincir (isim)
serious    ciddi, ağır, ağırbaşlı (sıfat)
serve    hizmet etmek, tapmak, hizmet etmek (fiil)
service    servis, hizmet (isim), müşteriye bakmak (fiil)
several    birçok, çeşitli, ayrı (sıfat)
shake    sallanmak, titremek, sallamak (fiil)
shape    şekillendirmek, biçim vermek, şekil vermek (fiil)
sheep    koyun (isim)
sheet    levha, çarşaf (isim), kaplamak (fiil)
shoe    ayakkabı, pabuç (isim), shoed/shod - shoed/shod (fiil)
shop    mağaza, dükkan (isim), ele vermek (fiil)
shopping    alışveriş, çarşı pazar dolaşma, çarşıya çıkma (isim)
short    az, alçak, kısa (sıfat)
shoulder    omuz (isim), üstüne almak, omuz vurmak (fiil)
shout    bağırmak, haykırmak (fiil), haykırış (isim)
show    göstermek (fiil), gösteri (isim), showed - shown/showed (fiil)
shower    sağanak, duş (isim), duş almak (fiil)
shut    kapamak, kapatmak (fiil), kapalı (sıfat)
sick    hasta (sıfat), yakalatmak, kusmak (fiil)
side    kenar, taraf (isim), yan (sıfat)
sign    imzalamak, imza atmak (fiil), alamet (isim)
silver    gümüş (sıfat), ağarmak, sırlamak (fiil)
similar    benzer, eş, benzeş (sıfat)
simple    sade, yalın, basit (sıfat)
since    ondan sonra, o zamandan beri, sonradan (zarf)
sing    söylemek, ötmek, şarkı söylemek (fiil)
singer    şarkıcı, şair (isim)
singing    şan, uğultu, ötüş (isim)
single    bekar, tek (sıfat), ayırmak (fiil)
sister    abla, kardeş, kız kardeş (isim)
sit    oturmak, sat - sat, tünemek (fiil)
site    yerleştirmek, oturtmak, açmak (fiil)
situation    hal, durum, ekmek kapısı (isim)
size    ölçü, boyut (isim)
ski    kayak (isim), kaymak, kayak yapmak (fiil)
skiing    kayak, kayakçılık, kayak yapma (isim)
skill    beceri, maharet, hüner (isim)
skin    ten, cilt (isim), soymak (fiil)
skirt    etek (isim), kenarından geçmek, uzak durmak (fiil)
sky    gök, gökyüzü (isim), yükseğe atmak (fiil)
sleep    uyumak (fiil), uyku (isim), slept - slept (fiil)
slow    yavaşlatmak (fiil), yavaş, ağır (sıfat)
slowly    yavaş yavaş, yavaşça, yavaş yavaş (zarf)
small    az, küçük, ufak (sıfat)
smell    koklamak, kokmak (fiil), koku (isim)
smile    gülümsemek, gülümsemek, gülücük yapmak (fiil)
snake    yılan (isim), yılan gibi gitmek, yılan gibi kıvrılmak (fiil)
snow    kar (isim), yağmak, karla kaplamak (fiil)
so    bu yüzden, öyle, böyle (zarf)
soap    sabun, tv/radyo melodram dizisi, açmalık (isim)
social    sosyal, sokulgan, toplumsal (sıfat)
society    toplum, dernek, cemiyet (isim)
sock    çorap (isim), tokat atmak, tokatlamak (fiil)
soft    cıvık, yumuşak (sıfat), budala (isim)
soldier    asker (isim), askerlik yapmak (fiil), işçi (isim)
solution    çözelti, çözüm, mahlul (isim)
solve    çözmek, halletmek, içinden çıkmak (fiil)
some    biraz, bazı, birkaç (sıfat)
somebody    biri, birisi, şahsiyet (zamir)
someone    birisi, kimse, bir kimse (zamir)
sometimes    bazen, ara sıra, ara sıra (zarf)
somewhere    bir yere, bir yerde (zarf), bir yer (zamir)
son    oğul, evlat, mahdum (isim)
song    şarkı, şakıma, güfte (isim)
soon    birazdan, kısa süre içinde (zarf), az sonra (sıfat)
sorry    üzgün (sıfat), esef etmek, eseflenmek (fiil)
sort    sıralamak, sınıflandırmak (fiil), cins (isim)
soup    çorba, nitrogliserin, yoğun sis (isim)
source    kaynak, köken (isim), edinmek (fiil)
south    güney lodos (isim)
space    aralık, açıklık, mekan (isim)
speak    konuşmak, spoke - spoken, ses çıkarmak (fiil)
speaker    hoparlör, konuşmacı (isim)
specific    belirli, özgül, özel (sıfat)
speech    konuşma, söylev, konuşma yeteneği (isim)
speed    sürat, hız (isim), sped/speeded - sped/speeded (fiil)
spell    hecelemek (fiil), büyü (isim), spelled/spelt - spelled/spelt (fiil)
spelling    yazım (sıfat), yazılış (isim), imla (isim)
spider    örümcek, örümcek (isim)
spoon    kaşık (isim), çıkmak (fiil)
sport    spor (isim), şaka söylemek, oynamak (fiil)
spring    memba, ilkbahar, bahar (isim)
square    meydan (isim), kare (sıfat), kare kare yapmak (fiil)
stage    sahneye koymak, sahnelemek (fiil), evre (isim)
stair    merdiven basamağı, basamak, merdiven basamağı (isim)
stamp    damga vurmak (fiil), kaşe, damga (isim)
star    yıldız (isim), yıldızlarla süslemek, başrolde oynatmak (fiil)
start    başlamak, başlatmak (fiil), başlangıç (isim)
state    ifade etmek, bildirmek, belirtmek (fiil)
statement    ifade, söz, beyan (isim)
station    terminal, istasyon (isim), görevlendirmek (fiil)
stay    kalmak (fiil), kalma süresi, kalma (isim)
steal    aşırmak, hırsızlık yapmak, çalmak (fiil)
step    üvey, adım, basamak (isim)
still    durgun, hareketsiz (sıfat), hala (zarf)
stomach    mide (isim), sindirmek, hazmetmek (fiil)
stop    durmak, durdurmak, dinmek (fiil)
store    depolamak (fiil), mağaza, depo (isim)
storm    fırtına (isim), bağırıp çağırmak, öfkeli bir halde gitmek (fiil)
story    hikaye, anlatı, tarih (isim)
straight    düzgün, doğru, düz (sıfat)
strange    garip, yabancı, tuhaf (sıfat)
strategy    strateji, savaş bilimi, taktik (isim)
street    cadde, sokak, mahalle (isim)
stress    stres (isim), tonlamak, baskı yapmak (fiil)
strong    güçlü, kuvvetli (sıfat)
structure    yapılandırmak (fiil), yapı, bünye (isim)
student    öğrenci, talebe, mektepli (isim)
study    incelemek, çalışmak (fiil), çalışma (isim)
style    biçim, tarz, biçem (isim)
subject    ders, özne, konu (isim)
succeed    başarılı olmak, başarmak, başarıya ulaşmak (fiil)
success    muvaffakiyet, başarı, başarılmış iş (isim)
successful    başarılı, başarıya ulaşan şey, muvaffak (sıfat)
such    çok, böylesine, bu gibi (sıfat)
suddenly    birdenbire, birden, aniden (zarf)
sugar    şeker (isim), kompliman yapmak, şeker katmak (fiil)
suggest    önermek, meydana atmak, tavsiye etmek (fiil)
suggestion    telkin, öneri, telkin etme (isim)
suit    uygun olmak, uymak, uygun gelmek (fiil)
summer    yaz (isim), yazı geçirmek (fiil), hayatın baharı (isim)
sun    güneş (isim), güneşte bırakmak, güneşlenmek (fiil)
Sunday    pazar, pazar günü (isim), bayramlık (sıfat)
support    desteklemek (fiil), destek (isim), yardım etmek (fiil)
suppose    farz etmek, sanmak, varsaymak (fiil)
sure    emin (sıfat), elbette (zarf), soruşturmak (fiil)
surprise    şaşırtmak (fiil), şaşkınlık, sürpriz (isim)
surprised    şaşırmış (sıfat), hayret etmiş (fiil), şaşmış (sıfat)
surprising    şaşırtıcı, şaşılası, hayret verici (sıfat)
survey    araştırma, anket (isim), göz gezdirmek (fiil)
sweater    süveter, hırka, sömüren işveren (isim)
sweet    tatlı, zevk, tatlı şey (isim)
swimming    yüzme, yüzücülük, yüzme sporu (isim)
symbol    sembol, simge, remzi (isim)

 

T harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
table    masa, tablo, sofra (isim)
talk    konuşmak (fiil), sohbet, konuşma (isim)
tall    uzun, yüksek, uzun boylu (sıfat)
target    hedef, amaç, gaye (isim)
task    görev, vazife, ödev (isim)
taste    tatmak (fiil), tat, lezzet (isim)
taxi    taksi (isim), taksiyle gitmek, birini taksiyle götürmek (fiil)
teach    ders vermek, öğretmek, taught - taught (fiil)
teacher    öğretmen, hoca, öğretmen (isim)
teaching    öğretmenlik, öğretme, öğretim (isim)
team    takım, ekip (isim), takım halinde yapmak (fiil)
technology    teknoloji, uygulayımbilim, mühendislik bilgisi (isim)
telephone    telefon (isim), telefon etmek, telefon açmak (fiil)
tell    haber vermek, söylemek, anlatmak (fiil)
temperature    sıcaklık, ısı derecesi, ısı (isim)
ten    on, onluk, onlu (isim)
term    isimlendirmek (fiil), terim, dönem (isim)
terrible    berbat, korkunç, müthiş (sıfat)
test    sınamak (fiil), deneme, test (isim)
thank    teşekkür etmek (fiil), teşekkür (isim), teşekkür etmek (fiil)
thanks    teşekkür (isim), teşekkürler, sağ ol (ünl.)
that    şu, o (zamir), o kadar (zarf)
theatre    tiyatro, amfi, alan (isim)
themselves    kendileri, kendilerini (zamir), kendilerine (zamir)
then    o zamanlar (isim), o zamanki, o zamanın (sıfat)
there    oraya, orada, ora (zarf)
thick    kalın (sıfat), en heyecanlı yeri, kalınlık (isim)
thin    inceltmek, zayıflamak (fiil), ince (sıfat)
thing    şey, nesne, olay (isim)
think    sanmak, düşünmek, thought - thought (fiil)
thinking    düşünme (isim), düşünen (sıfat), düşünüş (isim)
third    üçte bir (isim), üçüncü (sıfat), üçüncü olarak (zarf)
thirsty    susuz, susamış, kurak (sıfat)
this    bu (zamir), böylesine, bu kadar (zarf)
thought    sanı, düşünce, fikir (isim)
through    başından sonuna kadar, yoluyla, üzerinden (edat)
throw    fırlatmak, atmak (fiil), atış (isim)
ticket    bilet (isim), etiket koymak, etiketlemek (fiil)
tidy    düzenli, derli toplu (sıfat), toparlamak (fiil)
tie    bağlamak (fiil), bağ, alaka (isim)
time    kez, kere, müddet (isim)
tip    bahşiş, uç (isim), dokunmak (fiil)
tired    yorgun, yorgun düşmüş (sıfat)
title    unvan, başlık (isim), isimlendirmek (fiil)
today    bugün, şimdi, bu günlerde (zarf)
tonight    akşama, bu akşam, bu gece (zarf)
too    gereğinden çok, çok, aşırı (sıfat)
tool    alet, araç (isim), aletle işlemek (fiil)
tooth    diş (isim), dişle kaplamak, dişlemek (fiil)
top    tepe, baş, üst (isim)
topic    konu, başlık, bahis (isim)
touch    ellemek, dokunmak, değmek (fiil)
tour    gezmek (fiil), gezi, tur (isim)
tourist    turist, gezgin, seyyah (isim)
towards    doğru, karşı, -e doğru (zarf)
towel    havlu (isim), havlu ile kurulamak, kurulamak (fiil)
tower    kule (isim), yükselmek, kale gibi yükselmek (fiil)
town    şehir, kasaba, şehir merkezi (isim)
toy    oyuncak (isim), oynamak, eğlenmek (fiil)
tradition    gelenek, adet (isim)
traditional    geleneksel, ananevi, göreneksel (sıfat)
traffic    gidiş geliş, trafik (isim), iş yapmak (fiil)
train    eğitim vermek, eğitmek (fiil), tren (isim)
trainer    eğitimci, eğitici, antrenör (isim)
training    eğitim, alıştırma, idman (isim)
transport    taşımak, nakletmek (fiil), nakil (isim)
travel    gezmek, seyahat etmek, yolculuk etmek (fiil)
traveller    seyahat eden kimse, gezgin, yolcu (isim)
tree    ağaç (isim), ağaca çıkarmak (fiil), çarmıh (isim)
trip    seyahat, yolculuk, gezi (isim)
trouble    sorun, dert, zahmet (isim)
truck    kamyon (isim), takas etmek, trampa etmek (fiil)
TRUE    hakiki, gerçek, doğru (sıfat)
try    denemek (fiil), deneme (isim), yoklamak (fiil)
turn    dönmek, döndürmek, çevirmek (fiil)
twice    iki kez, iki sefer, iki kere (zarf)
two    iki, iskambilde ikili, iki rakamı (isim)
type    yazmak (fiil), tür, tip (isim)
typical    tipik, ayırıcı, özgün (sıfat)

 


U harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
umbrella    şemsiye, şemsiyelik, koruyucu (isim)
uncle    dayı, amca, enişte (isim)
under    altında (edat), alt, az (sıfat)
underground    yeraltı, toprakaltı, yeraltı geçidi (isim)
understand    anlamak, anlayış göstermek, understood - understood (fiil)
understanding    kavrayış, anlama, anlayış (isim)
unfortunately    maalesef, aksi gibi, maalesef (zarf)
unhappy    mutsuz, keyifsiz, şanssız (sıfat)
unit    birim, ünite, bir (isim)
united    birleşmiş, birleştirilmiş, birleşik (sıfat)
university    üniversite, üniversite, bilimyurt (isim)
until    a kadar, dek, değin (edat)
unusual    alışılmadık, olağan olmayan, olağandışı (sıfat)
up    yukarı (ünl.), yükseltmek, artırmak (fiil)
upstairs    üst kat, üst kat, yukarı kat (isim)
us    biz (zamir), abd (isim), bizi (zamir)
use    kullanmak (fiil), kullanım, kullanma (isim)
useful    faydalı, yararlı, kullanışlı (sıfat)
user    kullanıcı, kullanımcı, tüketici (isim)
usual    olağan, alelade, alışılagelmiş (sıfat)
usually    genellikle, çoğunlukla, çoğu zaman (zarf)

 

V harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
vacation    tatil (isim), tatil yapmak (fiil), izin (isim)
valley    vadi, çatı oluğu, dere (isim)
van    elebaşı, kamyonet, kanat (isim)
variety    çeşitlilik, çeşit, sosis (isim)
vegetable    sebze (isim), bitkisel (sıfat), göveri (isim)
vehicle    araç, taşıt, vasıta (isim)
very    çok (zarf), hatta, bile (sıfat)
video    video, ekran, video filmi (isim)
view    incelemek (fiil), görüş, bakış (isim)
visit    ziyaret etmek (fiil), ziyaret (isim), gezmek (fiil)
visitor    ziyaretçi, ziyarete giden kimse (isim)
 


W harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
wait    beklemek (fiil), bekleyiş, bekleme (isim)
wake    canlanmak, uyanmak, woke/waked - woken/waked (fiil)
walk    yürümek, dolaşmak (fiil), yürüyerek gitmek (fiil)
wall    duvar (isim), ayırmak (fiil)
want    istemek (fiil), istek (isim), isteklenmek (fiil)
war    harp, savaş (isim), savaş halinde olmak (fiil)
warm    ısıtmak, ısınmak (fiil), ılık (sıfat)
wash    yıkanmak yıkamak (fiil)
washing    yıkanma, yıkama, bulaşık yıkama (isim)
wave    dalgalanmak, el sallamak (fiil), dalga (isim)
way    yol, taraf, tarz (isim)
weak    halsiz, cılız, güçsüz (sıfat)
wear    giymek, takmak, aşındırmak (fiil)
wedding    nikah, düğün, evlenme (isim)
week    hafta, ardışık yedi günlük süre, hafta (isim)
weekend    hafta sonu (isim), hafta sonunu geçirmek (fiil), haftasonu (isim)
weight    ağırlık yapmak (fiil), sıklet, ağırlık (isim)
welcome    hoş geldiniz, hoş geldin (ünl.), hoş karşılamak (fiil)
well    iyi (sıfat), fışkırmak (fiil), kuyu (isim)
west    batı (isim), batıdaki (sıfat), batıya doğru (zarf)
wet    ıslatmak (fiil), ıslak, yaş (sıfat)
what    ne (ünl.), neyi (isim), hangi (sıfat)
when    ne zaman (zarf), zaman (isim), ne vakit (zarf)
where    nereye, nerede, nere (zarf)
which    hangi, kaçıncı, hangi (sıfat)
white    beyaz, ak, solgun (sıfat)
who    kimi, kim, kime (zamir)
whole    tam, bütün, tüm (sıfat)
why    neden, niçin, niye (zarf)
wide    geniş, bol, engin (sıfat)
wife    kocanın eşi, hanım, karı (isim)
wild    yaban (isim), vahşi, yabani (sıfat)
will    vasiyet, irade (isim), dilemek (fiil)
win    kazanmak, galip gelmek (fiil), zafer (isim)
wind    sarmak, dolamak, yel (isim)
window    pencere, camekan, vitrin (isim)
winner    galip, kazanan, ganyan (isim)
winter    kış (isim), kışlık (sıfat), kışlamak (fiil)
wish    dilemek, temenni etmek (fiil), arzu (isim)
without    dış (isim), dıştan, dışarıda (zarf)
woman    kadın, hanım (isim)
wonderful    müthiş, harikulade, harika (sıfat)
wood    odun, tahta, ahşap (isim)
wooden    ahşap, odun, ağaçlı (sıfat)
word    laf, söz, sözcük (isim)
work    çalışmak, işe yaramak, iş yapmak (fiil)
worker    işçi, adam, amele (isim)
working    çalışma, işleme tarzı, temel (isim)
world    alem, dünya, evren (isim)
worried    endişeli, kaygılı, endişelenmiş (sıfat)
worry    endişelenmek, üzülmek, merak etmek (fiil)
worse    daha kötüsü, daha da kötüsü (isim), beter (sıfat)
worst    yenmek (fiil), en kötü, en fena (sıfat)
write    yazmak, wrote - written, kaydetmek (fiil)
writer    yazar, müellif, muharrir (isim)
writing    yazma, yazım, yazı (isim)
wrong    yanlış (sıfat), haksızlık etmek (fiil)


Y harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
yeah    tamam, he, evet (ünl.)
year    yıl, sene, ihtiyarlık (isim)
yellow    sarı (sıfat), sararmak, sarartmak (fiil)
yes    evet, olumlu cevap, olumlu oy (isim)
yet    henüz, gerçi, yine de (zarf)
you    siz, sen, seni (zamir)
young    genç, genç herhangi bir canlı (isim)
yours    seninki, sizinki, sizin (zamir)
yourself    kendiniz, kendin, kendini (zamir)


Z harfi ile başlayan İngilizce kelimeler
zero    sıfır (isim), sıfırlamak (fiil), yazının sıfır derecesi (isim)
Zoo    hayvanat bahçesi (isim)

 


İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime ve Cümle Gruplar Halinde
İngilizce Kelime Testi    


Tüm diğer konularımızı  İngilizce Konu Listesi   sayfamızda bulabilirsiniz.

Yorum Yazabilirsiniz

Lütfen değerlendirmenizi yapınız!

Alışveriş Sepetiniz

Sepetiniz henüz boş

Taksit seçeneklerini ödeme sayfamızda görebilirsiniz.

ALIŞVERİŞE DEVAM ET

HESABINIZA GİRİŞ YAPIN

Parolanızı mı unuttunuz?
ÜYE DEĞİLSENÜYE OL